Tarihle Yüzleşmek Gerekiyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

“Alternatif kültür yaratmak için iktidarın olağan durumunun deşifre edilmesi gerekiyor. Alternatif kültür her açıdan iktidarla bağımlılığı ortadan kalkan kültürdür.”

Amed’de devam eden 10. Kültür Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında ‘Kültürel soykırım ve alternatif kültür politikaları’ tartışıldı. ‘Kültürel soykırım ve alternatif kültür politikaları’ paneline katılan konuşmacılar, kültürel soykırımla mücadele etmek ve tarihe dürüst yaklaşarak yüzleşmek gerektiğine dikkat çekerek, kültürel soykırımla mücadelenin müzik, tarih ve siyasetin iyi incelenmesinden geçtiğini söyledi. ‘Özgür sanat özgür toplumdur’ sloganıyla yapılan Diyarbakır 10. Kültür Sanat Festivali kapsamında ‘Kültürel soykırım ve alternatif kültür politikaları’ konulu panel düzenlendi. Gazeteci Nuri Fırat’ın moderatörlüğünü yaptığı panele konuşmacı olarak, Yrd. Doç. Dr. Serra Müderrisoğlu, Akademisyen Nesrin Uçarlar, Sosyolog Altuğ Yılmaz, Agos Gazetesi’nden Sarkis Seropyan, Sanatçı Ayşenur Kolivar ve Harun Ataman katıldı. Sümerpark Resepsiyon Salonu’nda yapılan paneli çok sayıda kişi dinledi. İlk söz alan Akademisyen Nesrin Uçarlar, Türkiye’deki milliyetçiliğin medeni boyutunun hiç bir zaman işlenmediğini ifade ederek, bunlardan ikisinin çoğunluk ve azınlık olduğunu belirtti. Azınlıkların ve çoğunlukların içindeki farklı grupların azımsanmayacak kadar olduğunu dile getiren Uçarlar, çoğunluk ve azınlık arasında kendiliğinden bir hiyerarşinin olduğuna dikkat çekti.

Kamusal alanın ulusal alana dönüşmesinin kültür kıyımını beraberinde getirdiğine vurgu yapan Uçarlar, “Bunların en iyi karıştırıldığı alanlar ise özel alan ve kamusal alandır” dedi. Eşitlik içinde işlemeyen bir kamusal alanın mevcut olduğunu aktaran Uçarlar, bundan en çok rahatsız olan kesimin ise azınlıklar olduğunu söyledi. Kamusal alanın bu yönüyle ulusal alana dönüştüğüne dikkat çeken Uçarlar, şunları kaydetti: “Bu da kültürlerin kıyımının olması demektir. Kamusal alanın rahatsızlığı sorgulanmadan hiçbir zaman eşit olmayacağız.” Kamusal alanın sadece eşitlik ilkesine zarar vermediğini dile getiren Uçarlar, ayrıca adalet ilkesini de zedelediğini söyledi.

Travmalar kültürel soykırımın sonucudur

Kürtler için alternatif kültür politikalarının üretileceği alanlar olabileceğini belirten Uçarlar, “Kürtler bunu başarabilirler. Ama Türkçeyi düşmanlaştıran bir Kürtçe hareketi değil, aklı başa getirebilecek alternatif kültür politikalarının olmalı. Bu ancak siyasetin canlandırılmasıyla olabilir. Bu siyasallık, bilgi-iktidar ilişkisini de sorgulamayı geliştirecek. Bu politiklar için sadece azınlıkların değil, çoğunluklarında siyasete katılması gerekiyor. Çünkü çoğunluğunda buna ihtiyacı var. Bunlar alternatif çoğunluk ve azınlığın oluşturacağı politikalar fena halde bağımlıdır” diye konuştu. Konuşmasında kültürel soykırımın bireylerde ve toplumda yarattığı tahribatı ele alan Yrd. Doç. Serra Müderrisoğlu ise, “Bireysel ve toplumsal tahribat iç içe geçiyor” dedi. Bireylerin kendilerini ifade etme konusunda dil, kültür gibi şeylerin ortadan kaldırılmasında kendisini ifade edemediğine dikkat çeken Müdderrisoğlu, bireylerin tüm bunları yaşadığında bireysel özelliklerini yitirdiğini ifade etti. Kültürel dokunun bireyleri ve toplumu daha derinden bir yıkıma uğrattığını belirten Müderrisoğlu, bununda kültürel travmalara yol açtığını dikkat çekti.

‘Dengbêjlik en iyi örnektir’

Bireysel ve sosyal varlığın sürdürülmesinde kültürün önemine dikkat çeken Sanatçı Ayşenur Kolivar da, kültürlerin çeşitlenmesinde veya değişmesinde karar veren gücün başka gruplar olmaması gerektiğini vurguladı. Kültür ve iktidar arasında büyük bir fark olduğunu dile getiren Kolivar, “Alternatif kültür yaratmak için iktidarın olağan durumunun deşifre edilmesi gerekiyor. Alternatif kültür her açıdan da iktidarla bağımlılığı ortadan kalkan kültürdür. Efendi seçme olanağı bir özgürlükten çok özgürlükten yoksunluğu ifade ediyor” dedi. Ardından söz alan Sosyolog Altuğ Yılmaz ise alternatif kültür politikalarında tarihle yüzleşmenin önemine dikkat çekerek, “Kaybolan renkler nostaljisinden kurtulmak için bunların nasıl kaybolduğunu ve nasıl iç içe geçtiğini öğrenmek oldukça önemlidir. Burada geçmişe bakarak geleceğe dönük tahlillerimizde biraz daha dikkatli olmak durumundayız.” Bu politikaların müzik ve diğer kültürel araçlar üzerinden düşünüldüğünde geçmişe daha dürüst bakmak gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Bu çerçevede geleceğe yönelik bir paradigma oluşturulabilmelidir. Müzik alanında Kardeş Türküler buna örnektir. Kürtlerde ise dengbêjlik bunun en iyi örneğidir” diye konuştu.

Yeniözgürpolitika

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.