Tiyatro Değişiyor Sözde Duayenler!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Haluk Bilginer, herkesin kızacağını ve büyük tepki alacağını bile bile 46 Dergisi’ne verdiği röportajda “Ben ‘Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım’ yavşaklığına asla inanmam. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey varken, ‘Çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri yani…” dedi. İşte ondan sonra da kızılca kıyamet koptu. ‘Tiyatronun duayenleri’ lakabıyla anılanlar verip veriştirmeye başladı Bilginer’e… Tabii ucuz polemik heveslisi arkadaşlarımız telefonlarla görüşler aldı ve ortalık birden birbirlerine laf atan tiyatrocularla doldu… Kızdılar. Hem de çok kızdılar Haluk Bilginer’e. Hocam Müjdat Gezen, “Bence Haluk şişirilmiş bir balondur.” bile dedi… Yani iş amacının dışına da çıkmaya başladı. Ama Müjdat Hoca’nın söylediğinde de ayrı bir şey vardı. İlk defa biri Bilginer’in oyunculuğunu eleştirdi. Haluk Bilginer tiyatronun dokunulmazlarına dokunmuştu, ama kendi oyunculuğunun da dokunulmazlar arasında olduğunu hiç düşünmemişti… Bir ara bunu da tartışalım sayın tiyatro insanları…

“Meslekleri kutsallaştırmayalım”

Fazıl Say’da olduğu gibi bu polemiği de çakı bulmuş çocuk sevinciyle takip eden gazetelerde, Bilginer’in ayrı bir açıklaması yer aldı dün. Ve bu açıklama aslında Bilginer’in baştan beri söylemek istediklerinin bir özetiydi. “Bir mesleği kutsallaştırmak çabası nedendir acep?” diye sorarak başlıyordu ve şöyle devam ediyordu Bilginer: “Mesleği doğru dürüst icra etmek yerine, mesleklerini kutsallaştırıp, göz boyamak isteyenlere ayna tutulmuş gibi mi oldu? Bir marangoz övünmüş müdür hiç; babam öldüğünde atölyeye gidip iki masa bir büfe zımparaladım diye. Bir aşçı böbürlenmiş midir; anamı kaybettikten sonra mutfağa girip bir tepsi baklava açtım diye. Oyuncu niye aynı durumu kullanarak farklı bir algı yaymak isteğindedir dersiniz? Oyunculuk niçin kutsaldır da, inşaat işçiliği değil?”

Haluk Bilginer bir değişimi işaret ediyor bu sözleriyle. Türkiye’de her şekilde kutsanan tiyatronun karşısında, biri ilk defa bir değişimin çağrısını yapıyor. Belki de ilk defa bir tiyatrocu yaptığı işin kutsal bir tarafı olmadığını söyleyip profesyonelce yaklaşıyor mesleğine. Ve hal böyle olunca da seyirci de müşteri haline dönüşüyor ve tok satıcı misali Bilginer ona da laf söylemekten çekinmiyor…

“Oyuncu bir insan değil araçtı”

Türk tiyatrosu yıllarca Muhsin Ertuğrul’un koyduğu kurallarla yönetildi. Hatta Müjdat Gezen bu yüzden Haluk Bilginer’e bunları ben değil Muhsin Ertuğrul söylüyor demişti. Her şeyin üzerindeydi tiyatro, kutsaldı… Perde vaktinde açılmalıydı, oyuncu bir insan değil, bir araçtı ve gelen seyirci ne olursa olsun oyunu izlemek zorundaydı. Tiyatrocu hem yüksek iş ahlakına sahip olmalıydı hem de kutsalın bir parçası olduğunu bilmeliydi.

Kimse bu kurallarla yaşamadı aslında. Bu kurallar tiyatronun gösterilmek istenen kısmıydı. Yüce gönüllü insanların yaptığı işlerdi bunlar… Haluk Bilginer, herkesin bilinçaltındakileri açığa çıkardı. Bunlar profesyonel insanlar ve bu işi para için yapıyorlar artık. O kutsanmış tiyatro değerleri yok, seyirci yok, profesyonellik ve gelir getiren sahneler var. Tiyatrodan para kazanmanın bile neredeyse ayıp olduğu bir ülkede bunları söylemek ve değişimi biraz kaba ifade etmek bir anda suç sayıldı ve tiyatrocularımız şimdi Haluk Bilginer’in yıktığı tiyatro karizmasını kurtarma derdine düştü.

Herkesin bu polemiği bir kenara bırakması lazım artık… Çağ değişiyor ve ‘Tiyatronun duayenleri’ lakabıyla anılanların yetiştirdiği öğrencilerin tiyatroya bakışı onların istediği gibi olmuyor. Yeni oyuncular kutsaldan çok, şöhret ve yüksek gelir istiyor, haklılar, çünkü diziler icat oldu tiyatro bozuldu.

Sahne dünyasından görüşler

» Kenan Işık

Haluk, bugüne kadar bilinen ama pek tartışılmayan bir konuyu gündeme getirmiştir. Hani derler ya ‘Kral Çıplak’ diye. Bu da öyle bir şey işte… Kral çıplaktır ama biz kralı hep gösterişli kostümler içinde zannedip kutsadık. Ona olmadık değerler atfettik. Bu da bu alanda çalışan ama gerçekte işinin erbabı olmayan yeteneksiz birilerinin işine geldi. Kendilerini saklayarak şan şöhret sahibi oldular. Ahbap çavuş ilişkileri ile kendilerine destek buldular. Gelelim ‘Show Must Go On’a…

Bu söylem kutsal değil, ticarî bir söylemdir. ‘Show Business…’ Popüler sanat, günümüzde hatırı sayılır paralar kazandıran bir işkoludur. Örneğin, Cats müzikali prodüktörüne üç yüz milyon dolardan fazla para kazandırdı. Ve ne yazık ki popüler sanatın ’Yüksek Sanat’ diye sınıflandırılan, gerçek sanatla sadece biçimsel bir benzerliği vardır.

Bugün ‘Entertainment’ dediğimiz bu sektörün ABD bütçesine katkısı 1.5 Trilyon dolar civarındadır. Bu ‘Show’ devam etmese, sözgelimi annesini kaybeden oyuncu o gün sahneye çıkmazsa ya da sete gitmezse bu kâr sekteye uğrar. Hele de 7 günde 70-80 dakika süreli dizilerin ucu ucuna yetiştirildiği ülkemizde… O dizi ilan edildiği saatte gösterilmezse, reklam geliri de olmaz. Kanal, prodüktör, oyuncular, sektörün tüm çalışanları bundan zarar görür. Ekran başındaki seyirci hüsrana uğrar, kanala olan güveni de sarsılır. Bu nedenle böyle bir cümle uydurulmuş ve ona kutsal muamelesi yapılmıştır. Kutsal filan değildir bu cümle ticarîdir.

Haluk’a ‘O da oyuncu mu?’ ya kadar varan saldırılara gelince… Ne diyeyim komik… Haluk Türkiye’nin en iyi oyunculuk okulunu bitirip İngiltere’ye gitmiş, orada da okumuş, oyunlarda, filmlerde, dizi filmlerde oynamış Türkiye’nin ender belki de yegane oyuncusudur.

Bugün de ülkeyi terk etse gidip yurtdışında kariyerini rahatlıkla devam ettirecek donanıma sahiptir. Kadıköy’deki tiyatrosunda oynadığı oyunların biletleri iki üç ay öncesinden tükenir. Daha ne olsun yani. Biz bu değerli sanatçı ne diyor acaba diye düşünüp tartışmak yerine kalkıp onun söylediği ‘Yavşak’ gibi cümleler aracılığıyla sanatçı kimliğine saldırıyoruz. İnsaf…

» Lale Mansur

Haluk Bilginer Türkiye’deki en iyi oyunculardan biridir. Haluk’un dediklerinin çarpıtıldığını düşünüyorum.

» Hale Soygazi

Haluk bir zihniyetten bahsediyor ve doğru söylüyor. Kutsallaştırmak yanlış bir şey. Böyle düşünüldüğünde inşaat işçisinin yaptığı iş neden kutsal olmasın. Haluk yavşak kelimesini söylemeseydi de başka şekilde ifade etseydi, mesela “oyunculara güvenilmez” deseydi bu kadar tepki almazdı. Niye bu kadar tepki aldığını da anlamadım. Tiyatrocuların en iyi yaptıkları şeyin metin çözümlemek olması gerekiyor. Haluk’un dediklerini doğru okuyan biri bu sonuçları çıkarmazdı. Fırsat beklediklerini düşünmeden edemiyorum. İnsanın babası ölüyorsa sahneye çıkmama hakkı vardır. Yağmur, kar yağdığında oyun oynanmaz, iptal olabilir. Büyük acı yaşarken de oyunun iptal olması doğaldır. Bu tip şeylerle böbürlenmek gerekmez.

» Tilbe Saran

Yazının aslını okumadım. İnsanların yaptıkları mesleklere saygı duymaları gerektiğini Haluk Bey’in de bildiğini biliyorum. Olumlu ya da olumsuz, hangi koşullarda olursa olsun insanların yaptıkları iş için böyle söylemeleri yanlış. Ben yaptığım işe saygı duyarak yapıyorum ve saygı duyulmasını istiyorum.

Ferhat Uludere

Taraf

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.