İstanbul Rengarenk Vücutlarla Doldu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

İstanbul’da düzenlenen iDans festivali kapsamında Beyoğlu’nun arka sokakları renkli eşofmanlar giymiş dansçılarla doldu. Willi Dorner’ın “Bodies In Urban Places” adlı performansı Türk bir ekiple gerçekleştirildi.

İlk olarak şöyle bir uyarı yapıldı: “Onlar koşacak ama siz yürüyün çünkü performans sizin yürüyüş hızınıza göre hazırlandı. Ve etrafınıza dikkat edin” 9-10 Ekim tarihleri arasında iDans (İstanbul Uluslar arası Çağdaş Dans&Performans Festivali) kapsamında Willi Dorner’ın “Bodies In Urban Spaces” performansını gerçekleşti. Orada olup, performansı izlemenin internette yayımlanan etkinlik fotoğraflarına bakmaktan çok daha heyecan verici olduğunu tecrübe ettim.

45 dakika boyunca Şişhane metro durağından Firüzağa’ya kadar uzanan performansta rengarenk eşofmanlar içinde sokaklarda koşan insanlar vardı. Yol boyunca şehrin aklınıza gelmeyecek boşluklarına vücutlarını “sığdırmışlardı.” Bazen bir kapının önüne bazen bir binanın tepesine… Willi Dorner’ın da söylediği gibi, bu hem fiziksel hem de zihinsel bir zorlamaya göğüs germeyi gerektiriyordu.

İşin en ilginç yanı ise performanstaki herkesin Türk olmasıydı, çünkü Dorner dansçılarını gittiği ülkeden seçiyormuş. Dorner ile projesi üzerine konuştuk. Hazır yakalamışken projeye katılanlardan Salih Usta’ya da birkaç soru yönelttik.

Sizce İstanbul’un dokusuyla projeniz uyuştu mu?

Ben var olan mimariye göre hareket ediyorum. Bu, burada bir sorun oldu çünkü burası çok gergindi. Şehir bana sürekli birilerinin yoluna çıkıyormuşum hissi verdi. Çok sıkışmış bir durumda. Çok fazla araba var, sokakta çok fazla insan var. Şehir doluymuş gibi hissediyorum. Hayat ve enerji dolu, şehir yaşıyor. Gerçekten kendimi sıkışmış hissettim. Vücutları var olan mimariye olduğu kadar varolan yapıya, trafik yapısına ve yaşayan yapıya da sıkıştırıyorum.

İstanbul’daki proje başarılı oldu mu dersiniz?

Duruma göre değişir. Daha tepkilerin ne olduğunu bilmiyorum. Türkçe anlamıyorum. Ama bir rahatsızlık yaratmış olması ve provalarda insanların tartışıyor olması hoşuma gitti ama ne konuştuklarına dair hiçbir fikrim yoktu. Sen de performans sırasında oradaydın, insanların tepkilerini benden daha iyi gözlemlemişsindir.

Performansı gerçekleştirenlerin suratlarını kasten mi hiç görmedik?

Evet, çünkü bu gerçekten vücutlarla ilgili. Vücudun, etin en inorganik yapıya karşı olması hali. Ve surat bireysellik demek. Bu isimsiz vücut, benim için önemli olan o.

Projeye katılmak isteyenler ne yapmalı? Sanırım performansta yer alacak kişileri gittiğiniz şehirlerden seçiyorsunuz.

Evet. Her zaman yerli ekiple çalışırım. 22-24 kişiden oluşan bir ekiple yolculuk etmek oldukça pahalıya geliyor. Ve bu güçlü bir performans, hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak. Çünkü bazı noktalar ve yerler zihinsel olarak da oldukça zorlayıcı. Dolayısıyla tecrübeli insanlara ihtiyacım var. Tecrübeli olanlar performansı ve onunla nasıl başa çıkacağını biliyor.

Hiç yaralanan oldu mu?

Son üç yıldır Avrupa ve Amerika’nın birçok şehrinde performans düzenledik ve sadece bir kişi yaralandı.

Bir performansta kaç kişiye ihtiyacınız oluyor?

Genelde 20 ile 25 arası.

Bu proje dayanıklılık ve sağlamlığa dayanıyor. Bu proje bağlamında düşmek kelimesini nasıl tanımlarsınız?

Aslında bu tamamen karşıt anlamlı bir kelime. Vücudun bir ağırlığı olduğunu biliyoruz. Vücut yerde olmalı ama biz onu daha çok hafif ve yerden yukarıda birçok pozisyondaki haliyle görmeyi tercih ediyoruz. Ama vücut sıkışmış durumda ve kendi yeri için mücadele ediyor. Ben vücutları aradaki boşluklara yerleştiriyorum. Onları tıkıştırıp, bir yerlere sıkıştırmamız gerek. Metaforik olarak vücutlar bir yer için kavga veriyor. Çünkü artık daha fazla insanın şehirlere taşındığı bir dönemde yaşıyoruz. Şehirler büyüyor, şehirler artık ekonomik açıdan revaçta. İnsanlar buralarda iş buluyor, bu yüzden şehre taşınıyorlar. Herkes yaşayabileceği kendi yerinin olmasını istiyor. Bunu, dünyadaki gelişmede çok ilgi çekici bir an olarak buluyorum.

Daha gitmediğiniz ama performans sergilemek istediğiniz bir şehir var mı?

Singapur, Şangay, Japonya, Tokyo’ya gitmek isterim. Seul, Kore ve Montreal’den teklif geldi. Daha şimdiden Tokyo’dan da bir teklif geldi. Bütün bu mega şehirler. Sao Paulo’dan da teklif geldi. İki hafta önce New York’a gittim, orası da İstanbul gibi büyük bir şehir. İstanbul büyük ve hareketli bir şehir.

Şimdiye kadar en iyi performansınızın nerede olduğunu düşünüyorsunuz?

Bence bir şekilde hepsi farklıydı çünkü şehirler farklıydı. Ama mesela İstanbul’da olmak heyecan verici çünkü Avrupa’daki kültürel ortamın kıyısında gibiyiz. Burada aynı zamanda, Batı dünyasının sanatı ile karşılaştığımızı düşünüyorum. Asya’nın kıyısına denk geldik, aynı zamanda sanata dair çok muhafazakâr ve eski kafalı bir anlayışın olduğu yer. Burayı benim için heyecan verici yapan da bu.

‘SEYİRCİ HIZLI DAVRANDI’

Salih Usta aslında bir oyuncu, projeden de bir arkadaşı vesilesiyle haberi olmuş.

Nasıl dahil oldun projeye?

Aslında dansçı bir arkadaşım dahil etti beni, böyle bir iş olduğunu söyledi. Ben oyuncuyum. Ama bedenini kullanan insanlara ihtiyaç olduğunu söyledi. Ben de bedenimi kullanabiliyor olduğumu düşündüğüm için dahil oldum, kabul ettiler. Sonra da seçmelerde de Willi ile tanıştık ve çalıştık.

Seçmeler kaç aşamalı oldu?

Tek aşamalı oldu, tek bir seçme yapıldı. Genel olarak vücutlarımızın nasıl kullanıldığına baktı.

Peki hazırlanma süreci ne kadar sürdü? Yani ne kadar önce haberin olmuştu bundan?

İki hafta önce haberim oldu böyle bir şey olacağından. Beş günde de hazırlandık, iki gün de gösteri.

Sence nasıl geçti?

Bence keyifli geçti ama çok daha keyifli geçebilirdi. Sadece bu mekanlarla ilgili çok sorunlar yaşadık. Hatta gösteri esnasında normal izin alınan mekanların izin vermemesiyle ilgili sorunlar yaşadık ama bunu seyirciye yansıtmadık, bu güzel oldu.

Bir de seyirci biraz hızlı davrandı galiba?

Hızlı davrandı, evet ama yine de keyifli oldu bence.

Ntvmsnbc

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.