Beklan Hoca’nın Ardından

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Türkiye tiyatrosu gerçek bir devrimcisini, uslanmaz bir avangardını, geniş ufuklu bir eğitmenini yitirdi. Beklan Algan bize çok şey öğretti. Bizi çok heyecanlandırdı, destekledi, kışkırttı.

Türkiye’de avangard tiyatronun kurucu önderlerinden biriydi. Belki de en önemlisi. Türkiye tiyatrosunda deneysel bir damar varsa, bunda Beklan Algan’ın tartışılmaz düzeyde katkısı vardı.

Yorulmak bilmez bir araştırmacıydı. Hastalığı döneminde bile iyileşir iyileşmez yapacağı araştırmaları düşünüyordu. Her zaman geniş ufuklu, her zaman yenilikçiydi. Tiyatronun laboratuara ihtiyacı olduğuna inanıyordu ve onun tiyatrosu her zaman bir laboratuar niteliği de taşıyordu.

Tiyatronun kendi kabuğu içinde kalmasına razı olmuyor, hep disiplinler arası bir çalışma yöntemini işaret ediyordu. Sosyal bilimler, dans, müzik, anatomi gibi birçok disiplinle ortak çalışma yapan bir tiyatrodan yanaydı.

Tiyatroda kumpanyanın önemine inanıyordu. Bütün dünya gibi Türkiye’de de sahne sanatları alanına proje bazlı, prodüksiyon merkezli bir üretim modeli egemen olurken, Beklan Hoca tiyatronun çıkışının kumpanya anlayışının geliştirilmesinde olduğunu vurguluyordu ısrarla.

Bu coğrafyanın meselelerine hiçbir zaman kayıtsız kalmadı. Gençlik yılarında ABD’de önünde “parlak bir kariyer” imkanı varken, Türkiye’de olup bitenleri görünce “burada olması” gerektiğine inanmış ve Ayla Algan’la birlikte Türkiye’ye dönmüşlerdi. O zamandan beri de tiyatronun toplumsal niteliğini hiçbir zaman göz ardı etmemiş, deneyselliği toplumculukla buluşturmayı bilmişti.

Sanatçının etik duruşuna dair artık pek sık duymadığımız şeyleri onun dilinden duymak bizi yüreklendirir, “hizaya getirirdi”. Sanatçının sahip olması gereken aydın sorumluluğunu vurgulardı Beklan Hoca.

Her zaman gençlerle çalışmaya önem veren sıkı bir örgütçüydü de Beklan Hoca. Hayatı boyunca Türkiye tiyatrosu tarihine yazılacak kurumlar inşa etti. LCC gibi, Bilsak gibi, TAL (Tiyatro Araştırma Laboratuarı) gibi… Ve bu kurumlardan yüzlerce genç sanatçı yetişti.

Mimesis’e her zaman büyük bir ilgi ve yürekten bir sevgiyle yaklaştı. Hasta yatağında bile başucunda Mimesis’in durması bizim için en büyük onur kaynağıydı.

Birlikte yapacak daha çok şey vardı.

Her zaman yanımızdaydı.

Her zaman aklımızda ve yüreğimizde olacak.

Işığın bol olsun, Beklan Ağabey.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

1 Yorum

  1. Beklan Algan Türkiye’ye tiyatro anlatan adamdı. Bizim gençlik yıllarımızın idolü idi. Allah rahmet eylesin.
    Onu en son 2009’da Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği kapsamında düzenlenen sempozyumda gördüm. Gene çoşkulu idi gene tiyatro dolu idi.
    Öğretmenlerinin “yoklama” zoru ile salonda oturtulan tiyatro öğrencilerinin yüzlerine bakmıştım, o konuşurken. Onlar için Beklan Algan bir yabancı gibiydi.
    Salondaki olgun(?) kişiler ise “gene mi” havasında idiler. Sanki ona dokundurmak(!) ile tatmin olanlar bile vardı gibime gelmişti. Beklan Algan onlara aldırmadan konuşmuştu.
    Tiyatro dünyası gidenin peşinden ağlamayı pek seviyor, yaşarken onlara danışmak yerine.
    Yaşayana sahip çıkmayan, ölü seven bir toplum bu!
    Her gidenle geride kalanların değerini anlayacaklar diye düşünüyorum ama birden “yavşak” atılıyor ortaya. Babasına ağlayanlar meslekdaşına ağlar gibi yapıyor!

    (Öğrenemedin gitti ! Bu gidişle de öğrenemeyeceksin!)

Yanıtla