Turistik Dans Yapmıyorum ki Öyle Giyineyim

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Burcu Yüce’nin adını çok duyacaksınız. Durmadan dans ediyor. Siz onu dansöz sansanız da, o düşündüğünüzün çok ötesinde. Bale, oryantal, modern dans, boru dansı… O hepsini yapıyor. Hepsinin de arkasına felsefesini alıyor.

Geçen hafta 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın açılışı yapıldı. Herkes ekran başındaydı. Bu büyük bir organizasyondu ve bizim bunun altından nasıl kalkacağımızı merakla beklemeye başladık. Twitter tutkunları da coşmak için geri saymaya başlamıştı. Geri sayım bitti. Müslüm Gürses’i görünce hepimizin ağzı uzun süre açık kaldı. Şampiyonayı Allah korudu, kimse jilet çıkarmadı. Zaten Baba da ‘Paramparça’yı söyleyerek buna gerek bırakmadı. Kesilmeden dağıldık önce… Sonra Sezen Aksu çıktı sahneye… İtalyan tenor Alessandro Safina’yla ‘Bile Bile’yi söyledi yavaş yavaş kendimize gelmeye başladık. Yetmedi Sezen, bir de Rakkas patlattı ayıldık. Minik Serçe’ye Rakkas’ı söylerken bir de dansöz eşlik etti. İşte twitter’da beklenen patlama o anda gerçekleşti. Dansözün kıyafetini kapalı bulanlar, bunu AKP döneminin organizasyonuna bağlayanlar oldu. Hatta ‘Haçlı şövalyeleri gibi’ diyenler…

Dansözleri adımız kadar iyi bilen bizler, bu kez sahnedekini tanımıyorduk. Öyle ki, kim olduğuna bakmak için tüm google’ı taradığımda önüme çıkan, ‘Sezen Aksu’ya Rakkas şarkısında bir de dansöz eşlik etti’ cümlesiydi.
Organizasyon şirketini aradım, adı Burcu Yüce’ydi. Telefonu ise…. Tabii ki ilan etmeyeceğim. Aradım, buluşmak, tanışmak ve sohbet etmek istediğimi söyledim. Karşımdaki ses o kadar enerjikti ki, böyle biraz da genç, fazla genç bir ses…

Ortaköy’de buluştuk. Gülümseyen, çıtı pıtı, sonradan öğrendiğime göre 45 kilo ağırlığında ve gerçekten çok güzel genç bir kadın bana doğru yaklaştı. ‘Geciktiğim için özür dilerim’ derkenki gülümsemesi röportaj boyunca da hiç eksik olmadı.

‘Kimsiniz siz?’ diye sordum. Cevaplar karşısında şaşırdım. Ben bir dansözle röportaj yapmaya geldiğimi zannederken, aslında klasik bale eğitimi almış, spor akademisinde jimnastik öğrenen, bunların üzerine bir de master yapan biri oturuyordu karşımda. Üstelik eski bir Ankara Devlet Opera ve Balesi balerini…

Birçok yerde dans etmiş Burcu Yüce. Aynı zamanda sevgilisi olan ortağıyla üç yıl önce özgürce uçabilmek için sahne sanatları performansı hazırlayan bir şirket kurmuş. Artık kendi projelerini yapıyor.

Dedim ki, ‘Tamam anlıyorum. Klasik bale eğitimi aldın ama modern dans yaptın. Peki o kadar eğitimden sonra dansöz olmak için hiç mi düşünmedin?’

Cevabını yine yüzündeki aynı samimi gülümsemeyle veriyor: ‘Bir dansçı ne kadar çok dalda bilgi sahibiyse o kadar zengindir. Baleyle yetinmedim ben. Daha fazlasını istiyordum. Üzerine modern dansı da ekledim, oryantali de…’

3 YILDIR SEZEN AKSU’YLA

Bu kadar olsa yine iyi… Burcu bir de semah döndüğünü söylediğinde benim de başım döndü sahiden. Ritüeli olan, doğadan gelen, geçmişi olan danslarla ilgilendiğinin özellikle altını çizdi: ‘Oryantal bizim topraklarımızdan çıkma bir şey. Bereket dansı. Dünyada Hindistan’ından Mısır’ına her yerde var. Evet oryantal yapıyorum. Ama alışageldiğimiz oryantal değil bu. Kendi stilimi ekliyorum üzerine. Bu danslar öyle klasik baledeki gibi 6 ayak 5 kol pozisyonuyla olmuyor. Koyduğunuz her şeyi kendinizden ekliyorsunuz. Hissettiğinizi tam da o anda insanlara yaşatıyorsunuz. Bu işin bir felsefesi var…’

‘Neyse tamam, anlaşıldı, felsefe peşinde dans ediyorsun ama sadede gelmek istiyorum’ diyorum. Nasıl geldi bu şampiyonada dans etme teklifi?’ Üç yıldır Sezen Aksu’yla çalıştığını anlatmaya başladı. Meğer bütün konserlerinde dans eden dansöz Burcu Yüce’ymiş. O kadar konser izledim, bu kadının o kadın olduğuna inanmak mümkün değil. Sahnede başka biri o… Karşımda oturan ise telefondaki gibi, genç, çok genç… Tam da ‘Kostümümü bile kendim tasarladım’ diyor ki, ‘Hah diyorum, işte esas meselemiz bu…’

ELBİSEYLE DE ORYANTAL OLUR

Kıyafetinin eleştirildiğinden haberi bile yok. Haçlı şövalyelerine benzetildiğini öğrendiğinde gülüşüne, kahkahasının sesi ekleniyor: ‘Komikmiş!’ diyor. Kostümün bir dansöz için fazla kapalı olduğu görüşüne katılmıyor: ‘Her şey herkes gibi olmak zorunda değil ki. Ben dans ederken kalça kıvrımının hangi hareketi yaptığımda nasıl görüneceğine bakıyorum. Oraya gümüş mü, altın mı, yoksa zil mi takacağım onu bile prova ediyorum. O kostüm beni yansıtan bir kostüm, Rakkas’ın ruhuna da uyuyordu bence.’

Oryantalin felsefesini anlatıyor: ‘İlk çıkışı bereket dansıdır. Oryantal yalın ayak yapılan bir dans. Bunun sebebi de topraktan aldığınız enerjiyi insanlara verebiliyor olmanız. Neden kadın yapar, çünkü kadın doğurgan ve anaçtır. Daha anaç ve feminen bir dans. Dolayısıyla da topuklu ayakkabıyla oryantal bana biraz ters geliyor. O turistik dans, ben turistik dans yapmıyorum, o yüzden turistik kostüm de giymiyorum. Oryantal illa ki üzerine sutyen, altına iki parça tülle yapılmak zorunda olan bir dans değil.’

‘Ne yani canım, elbiseyle de yapılmaz herhalde’ diyecek oluyorum, ‘Bal gibi yapılır’ cevabını veriyor. Bu insanın yaratıcılığı, vizyonu, bakış açısı ve klasik olmamasıyla alakalıymış.

Bırakın elbiseli dansözü, ben silikonsuzunu bile düşünemezken, karşımda 45 kiloluk, incecik bir kadın oturuyor ve ‘Olur, olur’ diyor. Silikondan konu açılınca birden, Türkiye’de oryantal olmadığını söylüyor. Bu kadar iddialı. Arabistan’da, Mısır’da varmış örneğin: ‘Kostümleri, kendileri farklı. Kimsenin silikonu yok. Benim gibi zayıf olanı da var, kilolu olanı da… Ama dans ediyorlar, burada altı çizilmesi gereken bu. Sadece göğüs izlemiyorsunuz yani…’

BİR DE BORU DANSI YAPIYOR

Demedi demeyin. Hıncal Uluç gibi bir Nez yaratmaya çalıştığımı hiç düşünmeyin. Ama bunu da bir kenara yazın. Bu kızın ismini ileride çok duyacaksınız. Durmuyor çünkü. Bale eğitimi almış, modern dans yapmış, oryantale merak salmış, semah dönmüş, yetmemiş bir de ‘pole dans’ yani bizim bildiğimiz boru dansı yapıyor. Bizim bildiğimiz derken, striptiz dansı olarak bildiğimiz şey yani. Henüz bunun 16 ülkede federasyonu olduğunu, 2012 Olimpiyatları’nda bir branş olacağını ben de bilmiyordum. Hele 12’nci yüzyıldan beri yapıldığını söyleseler inanmazdım. Bizim ülkemizde de buna ilgiyi Teoman’dan başka kimsenin göstereceğini düşünmezdim. Ama yok, yapıyor. Burcu Yüce onu da yapıyor. Yapmakla kalmıyor, öğretiyor. Ajda Pekkan’ın gençliğinin doruğunda olduğu bu yıl yaptığı boru dansında da onun imzası var. Üstelik sonra kendisi de süperstarla birlikte sahneye çıkmış. Bunu özel partilere de taşımış. Lansmanlarda dans kurgusu yaparken, içine mutlaka boru dansı koyduğunu anlatıyor. Şimdi stüdyo arıyor, dersleri daha da yaygınlaştıracak. Çünkü çok talep var.

Profesör bir baba. Şimdi Futbol Federasyonu’nda UEFA hakemi olarak görev yapıyor. Milli jimnastikçi bir anne. Hiç mi, ‘Kızım o kadar okudun, niye dansöz oldun?’ demediler diye soracak oluyorum. ‘Annem ve babamın desteği sonsuzdu, bu dansın bir parçası. Onlar olmasa yapamazdım’ diyor.

Ayrıca kimin ne dediğiyle ilgilenmiyor. Yüreğinin sesini dinlemeyi tercih ediyor. Bu uğurda zorluk çekilecekse çekmeye hazır. Çektikleri bunun teminatı. Söylenilenler bir kulağından girip, diğerinden çıkıyor. Pole dans yaptığında çok eleştirilmiş. Herkes gelip, ‘Yani striptiz?’ diye sormuş. Hayır değil, siz nasıl sunarsanız o, ben bile öğrendim… Dans izlemeyi seviyor. Türkiye’de Nesrin Topkapı’nın bir idol olduğunu düşünüyor. Anadolu Ateşi’ni süslenmiş halk oyunları olarak yorumluyor. Ama Şaman’ı seviyor.

BURCU YÜCE İLE KISA KISA…

– Beni bir yerde yalnız bırakın, hiç sıkılmadan vakit geçiririm.
– Kendime iş çıkarmayı severim. Televizyon seyretmek yerine takı yaparım.
– Arkadaşlarımdan kumaş toplayıp, kostüm dikerim.
– Dansa ilgi duyanların ailelerine bir şey söylemek istiyorum. Çocukları 3-5 yaşında baleye göndermeyin, bu bir tuzak. 8-9 yaşından önce böyle bir eğitim yok. O yaşta ancak çocuğa tütüyü giydirip fotoğrafını çekersiniz.
– 3-5 yaşında jimnastiğe gönderirseniz, sonra iyi bir balerin elde edebilirsiniz.
– İç disiplin çok önemli. Onu geliştirmeye bakın.
– Herkes dans edebilir, içinizden gelen buysa öğrenmek için hiçbir zaman geç değil.

İPEK ÖZBEY

Akşam

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.