Antonius ve Kleopatra’nın Aşkı Oyun Atölyesi’nde

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Oyun Atölyesi Don Juan’ın Gecesi’nden sonra şu sıralar sezonun ikinci oyunu olarak Shakespeare’in en ünlü aşk tragedyası olan Antonius ve Kleopatra adlı oyununu seyirci ile buluşturmaya devam ediyor. Shakespeare’in sade bir öykü ile doğu-batı çatışması ekseninde kurguladığı bu trajik aşk öyküsünde Romalı komutan Antonius ile Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın tutku ile bezenmiş trajik aşkları anlatılıyor.

Orijinalinde yaklaşık 5 saat olan ve oyun mekanları olarak Roma’dan Akdeniz ve Mısır’a kadar bir coğrafyayı kapsayan oyunu, Yönetmen Kemal Aydoğan akıllı ve özenli bir düzenleme ile metnin özünü koruyarak iki saatlik özenli bir çalışma ile karşılıyor seyirciyi. Bülent Bozkurt çevirisi ile sahnelenen oyunun müzikleri Tolga Çebi’ye, dekor tasarımı ise Bengi Günay’a, aydınlatma tasarımı ise İrfan Varlı’ya ait.

Shakespeare’in Antonius ve Kleopatra’yı bir önceki oyunu Julius Caesar adlı oyunun bir anlamda devamı gibi yazdığı yorumunu getiriyor İngiliz Edebiyatı Tarihçisi Mina Urgan. Ancak, Urgan; “Julius Caesar’da savaş, siyaset ve tarihi olaylar ön plandayken, Antonius ve Kleopatra’da ise savaş ve tarihi olaylar Antonius ile Kleopatra’nın aşklarının daha belirgin hale gelmesi için fon olarak kullanılır” yorumunu getiriyor.

Yönetmen Kemal Aydoğan sahne yorumunu bu mantık paralelliğinde kurarak aşk öyküsüne odaklanıyor. Sahne mekanını ağırlıklı olarak Mısır’a taşıyor ve tutkulu aşkın izini geçtiği coğrafyada sürüyor. Bu konsepte göre Aydoğan sahneyi görsel olarak sembolik obje ve nesnelerle tasarlayarak hem minimal bir anlatımı kotarıyor hem de mekanın duygusal atmosferini imliyor. Yanı sıra oyunda kullanılan müzikler de öykü ve olayın geçtiği coğrafyanın kültürel yaşam tarzını işaret ediyor ve rejiyle özel bir bütünlük sağlıyor. Yönetmen Aydoğan anlatım üslubu olarak da doğunun gösterim olanaklarından yararlanarak yerinde bir tercihle oyunu açık biçim bir tarzla sahneye getiriyor. Bu yorum hem öykünün anlatımını hem de olayların aktarımını daha anlaşılır kılıyor ve yanı sıra doğal ve içten bir oyunculuğa da samimi olarak olanak tanıyor. Aydoğan’ın bu reji yorumuna, doğulu bir aşkın, doğuya özgü bir anlatım tarzının, modern zamanlarda öznel bir yaklaşımla yeniden ve farklı olarak uyumlu buluşması da denilebilir.

Kemal Aydoğan, Antonius ve Kleopatra düzleminde savaşı ve entrikayı geri plana atan yorumuyla ‘aşkın onulmaz kıyıları’nda dolaşırken insanı ve kendini öldüren meşru aşkın büyüsüne odaklanıyor. Yüce komutan Marcus Antonius doğunun aşk ocağına düştüğünde kalbini delişmen Kraliçe Kleopatra’ya kaptırarak, savaş, siyaset ve devlet yönetimi ile aşk arasında sıkışmış bu arada Roma’da bıraktığı karısından da ayrılarak ölümcül bir girdabın içine dalmıştır. Antonius’un yaşadığı aşk kendi deyimi ile “Bu aşk dünyanın sınırlarına sığamayacak kadar büyüktür, yeni bir gökyüzü yeni bir dünya yaratılmasını gerektirecek kadar uçsuz bucaksızdır.

Roma’nın yüceltilen asker-komutan ve başarılı yüksek siyaset idealizminin aksine farklı bir dünya algısını yaşayan Mısır’da, Kleopatra aşk, eğlence ve hedonist bir yaşamın temsilcisi olarak Yüce Komutan Antonius’u kendi büyülü dünyasında afsunlar.

Bu büyülü dünyada Kleopatra’nın ‘Esmer yüzünden başka bir şey görmez olan’ Komutan Antonius, Romalı ideallerinden vazgeçerek bu esmerin ateşli dünyasına kolayca teslim olur. Bu fiziksel ve duygusal teslimiyet ve bir anlamda ideallerinden vazgeçme hali Caesar’ı rahatsız eder ve onu kendi yanına çekmek için kız kardeşiyle evlenmesini sağlar.  Fakat bu evlilikten kısa zamanda vazgeçen Antonius, bir kez daha Kleopatra’ya geri döner ve bu ayrılık Caesar ile Antonius arasında bir savaşa sebep olur. Savaş sonunda ise Antonius yenilir ve Eros’un kılıcı ile intihar eder.

Shakespeare’in tarihsel olaylarla iç içe kurguladığı Antonius ile Kleopatra’nın trajik aşk öyküsü, Oyun Atölyesi’nin yorumunda oyunun iki temel öznesinden biri olan Antonius, aşkı Kleopatra uğruna her şeyini feda etmeye hazır bir ruh haliyle sahneye getiriliyor. Kleopatra ise bu feda etme ruhunu elinde tutmak için başta güzelliği olmak üzere işvesini, nazını, kadınlık tılsımını ve aşka dair bütün maharetini kullanıyor.

Bu iki rolün yorumunda deneyimli oyuncular Haluk Bilginer ile Zerrin Tekindor ayrıntıyı gözeten oyunculukları ve özenli yorumları ile ideal bir ikili olarak çıkıyor seyircinin karşısına. Bilginer ile Tekindor’un yorumları seyirciyi oyunun bütününe dikkatli bir gözle odaklarken aynı zamanda yönetmenin reji konseptini de berraklaştırarak anlaşılır kılıyor. İkili, yansıladıkları karakterlerin iç dünyasını, düşünsel derinliklerini, duygusal gelgitlerini, çelişki ve açmazlarını karşılıklı etkileşimle, uyum içinde yorumlayarak yaşatıyor. Bu uyumda Yönetmen Kemal Aydoğan ve oyunda görev alan diğer oyuncu ve teknik ekibin ortak akıl ve duygu birlikteliği etrafında ortaya koydukları çalışma disiplini ve gösteriye yükledikleri anlamın ve ‘ortak oyun’ algısının tüm ekipte oluşmasının da payı olduğu izlenimini yazmak gerek.

Oyunda Caesar rolünü yansılayan Mert Fırat, Pompeis’de izlediğimiz Emre Karayel Lepidus’da Muharrem Özcan ölçülü ve özenli oyunculuk örnekleriyle ayrı ayrı özel kompozisyonlar yaratıyorlar. Bu üçlü ses, hareket ve tavırlarıyla öne çıkmadan, abartısız ve sahici bir oyunculuk ortaya koyuyorlar. Oyuna emeği geçen diğer oyuncular başta Onur Ünsal, Evrim Alasya, Gözde Kırgız, Mehmet Özbek, Zeynep Alkaya, Tuğçe Aslandoğan ve uzun yıllar İngiltere’de yaşayan ve daha sonra Türkiye’ye dönen Kevork Malikyan anlatımın önemli oyuncuları olarak göz dolduruyorlar.

Sonuç olarak Antonius ve Kleopatra ile Oyun Atölyesi bir Shakespeare klasiğine daha cesurca yaklaşarak oyun ve gösteri kavramlarından düşünsel ağırlığı olan bir izlence ortaya koyuyor ve izleyicisinin ilgi ve beğenisini toplamaya devam ediyor.

Oyunla ilgili olarak  okuyucularımıza kısa bir not: Topluluk, Antonius ve Kleopatra’nın Nisan -Mayıs aylarında gösterimine devam edecek. Mayısın son haftasında ise Türkiye’yi temsilen davet edildikleri 2012 Londra Olimpiyatları’nın bir bölümü olarak düzenlenen Shakespeare’s Globe’s 2012 International Shakespeare Festival’i kapsamında 26-27 Mayıs tarihlerinde Shakespeare’s Globe’da izleyici ile buluşacak.

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla