Çağrışımlar: Halk Oyuncuları (HO)

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Aydın Engin’in kısa bir süre önce vefatı kuşkusuz pek çok çağrışımlara yol açtı basın ve tiyatro dünyasında. Beni de 1967 yılında Umur Bugay, Aydın Engin, Müjdat Gezen, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu tarafından kurulmuş olan Halk Oyuncuları’na ve Aydın Engin’in yazmış olduğu “Devri Süleyman” günlerine götürdü… Dönemin büyük umutlarla ve “devrimci” idealle perde açan ama çeşitli nedenlerden dolayı kısa ömürlü olan Halk Oyuncuları (HO), kuşkusuz Türk tiyatrosunda bir iz bırakan ve kısa ömrüne karşın doğruları ve yanlışlarıyla üzerinde araştırma yapılması gereken topluluklardan biridir.

Adalet Partisi döneminde Aksaray Küçük Opera’da perde açan “Devri Süleyman” Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu süreci; toplumsal ve siyasal sorunları güldürü üslubuyla irdeleyerek seyircinin nabzını kolayca yakalıyor, gişe rekorları kırıyordu. Öte yandan; devrimci potansiyeli olumlu yolda değerlendirecek bir topluluk olarak da anılmaktaydı. Örneğin Memet Fuat, 1969 başlarında “Yeni Dergi”de yazdığı bir yazıda Halk Oyuncuları’nın halkı aydınlatıcı gücünü vurguluyor ve yollarında gümbür gümbür yürüdüklerinden söz ediyordu.

YASAKLAR, SALDIRILAR

Halk Oyuncuları elbette ki iktidarın olumsuzladığı bir topluluktu. Hatta 1968’de “Devri Süleyman” başladıktan kısa bir süre sonra valilik tarafından yasaklanacak ve bu olay üzerine Ankara’ya giden ekip, oyunun adını “Devri Küheylan”a çevirecekti. Sonuçta, Danıştay’ın takipsizlik kararı üstüne tekrar afişlere çıkan “Devri Süleyman”ın macerası bu kadarla kalmadı. 27 Aralık 1968’de oyun sırasında  Aksaray Küçük Opera saldırıya uğradı. Eli sopalı bir güruh, oyunculara linç girişiminde bulundu. Bu bir gözdağıydı. Bir ay sonra tiyatro binası yakıldı ve failler bulunamadı!

23 Ağustos 1969’da “Devri Süleyman” Tunceli’de yasaklandı. Ülke çapında tırmanan yobazlığın tipik bir başka örneğiydi bu olay. Çıkan karmaşada iki kişi öldü. Dördü oyuncu olmak üzere 80 kişi tutuklandı. Bu olay üzerine Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, 7 Eylül 1969’da “Cumhuriyet” gazetesinde çıkan “Tunceli Olayı” başlıklı yazısına “Soruyorum!” diyerek başlıyordu… “Soruyorum! Böyle bir olay uygar bir ülkede geçseydi, yer yerinden oynar, bütün aydınlar, bütün halk ayağa kalkar, parlamento hükümetten hesap sorar, bu hesabı alamazsa onu alaşağı ederdi; kovuşturmalar en geniş bir açıklık içinde geçerdi. Soruyorum! Nerede bizim düşünürlerimiz, insan hakları savunucularımız, filozoflarımız, ahlakçılarımız ve muteber hukukçularımız?” Uzun ve ders mahiyetinde bir yazıdır bu… Sadece bugünden düne değil, dünden bugüne bakarken de üzerinde hayli düşünülmesi gereken bir yazı!

ELEŞTİRİLER, SORGULAMALAR

Halk Oyuncuları 1970 yılında dağıldı. Halk Oyuncuları’nın devrimci bir tiyatro olmak amacıyla kurulmuş olsa da bu amaca nereye kadar ve ne denli bağlı kaldığı kendi içinde tartışıldı. Özellikle “Tiyatro 70”, bu anlamda bir bellek oluşturmuştur. Can Kolukısa, Umur Bugay, Ayberk Çölok, Vasıf Öngören ve arkadaşlarının Halk Oyuncuları’ndan ayrılış nedenleri devrimci bir ideal ile kurulmuş olan topluluğun neredeyse ilk gününden itibaren bu çizgiden saparak nasıl popülist bir slogan tiyatrosuna dönüşmüş olduğu noktasında birleşir.   Bu arada, HO repertuvarında “Pir Sultan Abdal,” “Teneke,” “Komisyon,” “141. Basamak” gibi oyunlar yer almış ve ilk ikisi dışında yapılan seçimler ve sonuçları da yine aynı şekilde eleştirilmiştir.  Ayberk Çölok ve Umur Bugay’ın yazdıkları ortak açıklamada, Can Kolukısa’nın Günay Akarsu ile yaptığı söyleşide vurguladıkları husus, Halk Oyuncuları’nın temelde devrimci tiyatro pratiğinden yoksun olarak kurulduğudur. Tek bir oyun, “Devri Süleyman” üzerinden yaşanan olaylar sansasyona yol açmış ve Halk Oyuncuları’nın yüzünü kendisine dönerek bir özeleştiriye gitmesini engellemiştir. Bu yaklaşım HO’nun bir slogan tiyatrosuna dönüşmesine zemin oluşturmuştur.

Evet, sonuçta, yukarıda da değindiğim gibi, iz bırakarak geçmiştir Halk Oyuncuları bu toprakların tiyatro dünyasından. Selam olsun tüm emek verenlere… İzleri takip etmekse genç araştırmacılara kalıyor…

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla