Metin Akpınar’ın Dünyasında Dolaşmak

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Zeynep Miraç’ın kaleme aldığı ve Mundi Kitap tarafından yayımlanan Sahneye Adanmış Bir Ömür: METİN AKPINAR adlı kitabı okurken bu değerli sanatçının alanındaki başarılarının ötesinde, politik duruşundan ödün vermeksizin önündeki uzun yolda nasıl dik yürüdüğü gözlemleniyor. Sadece tiyatro alanında değil; matematikten felsefeye, tıptan fiziğe okuyan, inceleyen, araştıran bir hoca ve aynı zamanda öğrenci de Akpınar. Ne güzel bir şey bu hasletleri benliğinde toplamış olması bir insanın.

1940’LARDAN 1960’LARA…

2021 yılından bu yana BKM’nin girişimiyle gerçekleştirilen “Metin Akpınar ile Muhabbet” Zeynep Miraç’ın moderatörlüğünde ve “İyi ki Yapmışım” adlı belgeselin yönetmeni Selçuk Metin’in yönetmenliğinde dolu salonlarda sergileniyor. Söz konusu kitap bu verimli buluşmanın ürünü de sayılır.

Zeynep Miraç, çocukluğundan başlayarak Metin Akpınar’ın içinden geçtiği /geçmekte olduğu Türkiye hallerine de değiniyor akıcı diliyle. Bu gelişmelerin hem ülke hem de sanatçı üzerindeki etkilerinin izlerini sürüyor: Okumamış ama zihinleri son derece aydınlık bir anne ile baba; Nadide ve Mustafa Akpınar… Parasız ama mutlu bir çocukluk, kabadayılığa özenilen delikanlılık dönemi… Pertevniyal Lisesi’nde öğrenciyken içine düşen aşk ateşi ve biricik eşi, sevgilisi, yol arkadaşı, dostu, sırdaşı; her şeyi Göksel Özdoğu ile evlilik. 1961, hem Göksel ve Metin çiftinin nikâh masasına oturdukları yıldır hem de 1960 darbesi sonrasında, 61 Anayasası ile birlikte özel tiyatroların hızla çoğalmaya başladığı yıldır.

TİYATRO SEVDASI

1962’de “Tiyatrocu olacağım” kararını verir Metin Akpınar. MTTB Tiyatrosu’na girer. Bu vesileyle kendi gibi amatör bir grupta çalışan Zeki Alaysa ile tanışır. Birlikte geçirilecek uzun yıllara atılan ilk adımlar…..

Metin Akpınar’ın hayatında Ulvi Uraz’ın ve Haldun Taner’in yerleri ayrıdır. 1964 yılından itibaren Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda Haldun Bey’in yazdığı “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” oyununda hocasının karşısında Efruz olarak oynayacaktır. Oyunlar oyunları takip edecek ve şöhret kapıyı Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” ile iyice yüksek perdeden çalacaktır. Zeki Alaysa’nın önerisiyle hayata geçen bu çalışmada Ulvi Uraz, Zeki Alaysa, Metin Akpınar, Ercan Yazgan, Suzan Ustan, Ahmet Gülhan’la birlikte pek çok sanatçı vardır. Akpınar ve Alasya Ulvi Uraz’dan ayrılıp kendi tiyatrolarını kurmaya karar verir. İlk etapta Gen-Ar Tiyatrosu’nda yaşanan düş kırıklığı tiyatro yapma inatlarını daha da körükleyecek ve sonunda yolları onları zaten çok iyi tanıyan Haldun Taner usta ile kesişecektir. Bu kesişme, Devekuşu Kabare Tiyatrosu yapılanmasını doğurur.

İlerleyen yıllarda şöyle diyecektir Metin Akpınar: “Bana ‘Hocanız kim?’ deseniz ‘Ulvi Uraz ile Haldun Taner’ derim…”

DEVEKUŞU KABARE YILLARI 

1 Ekim 1967’de Sıraselviler’deki Onay Kulüp’te Devekuşu Kabare Tiyatrosu “Vatan Kurtaran Şaban” ile buluşur seyirciyle. 120 kişilik bu salon Haldun Taner’in Batılı kabare tiyatrosu anlayışı ile örtüşmektedir. Taner, kabare tiyatrosunun seçkin ve entelektüel bir seyirciye hitap etmesi gerektiğini savunur her zaman. “Bu Şehr-i İstanbul ki”, “Astronot Niyazi”, “Dün Bugün”, “Haneler”, “Yâr Bana Bir Eğlence” gibi hepsi birer politik taşlama olan bu oyunlar; Metin Akpınar, Zeki Alaysa, Ahmet Gülhan, Ercan Yazgan’ın yanında Ayşen Gruda, Perran Kutman, Bilge Şen, Cihat Tamer, Oya Alaysa, Kemal Sunal gibi daha nice oyuncu… Ve ne güzel günlerdir onlar… Ama, on yıl sonra dipten gelen bir çatırdı Haldun Taner ile yolların ayrılacağının işaretlerini vermeye başlayacaktır. Temel neden kabare tiyatrosu formuna bakış biçimleridir… Yollar ayrılır…

VE SONRASI 

Bin kişilik Konak Sineması’nda geniş seyirci kitlelerine seslenilen yıllar… Aynı zamanda ülke çapında yaşanan sarsıntılar… Yeni salonun ilk temsili “Beyoğlu Beyoğlu” Müjdat Gezen ve Kandemir Konduk’un elinden çıkan bir oyundur… Kapalı gişe oynar…

Devekuşu Kabare Tiyatrosu hiçbir zaman devlet desteği almamıştır. Çünkü muhalif bir tiyatrodur. Bu arada, sinemadan, televizyona pek çok alanda yıldızları parlamaktadır Metin Akpınar ve Zeki Alasya’nın. Tiyatrolarını bu şekilde yaşatmışlar ve o alanlarda da başarılı işler yapmışlardır kuşkusuz… Bir noktada onların da yolları ayrılacaktır. Ne var ki yaşanan fikir ayrılıkları, dolaylı kırgınlıklar birbirlerine saygı ve sevgilerini asla eksiltmemiştir…

Evet, aslında daha çok şey var paylaşılacak. Öylesine dolu bir yaşam… En iyisi sizlerin kitabı okumanız. Ustayı daha yakından tanımanız…

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla