Yeni Sezonda Tiyatro ve Drama Eğitimi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bülent Sezgin

Cumhuriyet’imizin 100.yılına girdiğimiz bu tarihi senede, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki 18 milyon 241 bin 881 öğrenci 12 Eylül Pazartesi itibariyle, Ekim başı itibariyle de 8 milyonu aşkın üniversite öğrencisi yeni eğitim-öğretim yılına başlıyor olacak. Bu gerçekten devasa bir büyüklük, 84 milyonluk kayıtlı nüfusumuzun dörtte birinden fazlası çocuk ve genç. Bu bağlamda çocuklara ve gençlere yönelik kültür-sanat politikalarının takip edilmesi de çok önemli. Mimesis Sahne Sanatları portali okurlarının yakından bildiği gibi; ben 2010 yılından bu yana yazar, araştırmacı, editör ve akademisyen kimliklerimle tiyatro eğitimi, çocuk ve gençlik tiyatrosu, eğitimde drama, yaratıcı drama, festival organizasyonları gibi birçok alanda kamusal bellek oluşması için gönüllü habercilik ve editörlük desteği veriyorum. 2010 yılından bu yana alanda neler olduğunu takip etmek isteyen bir okuyucu; yıllar içinde biriken arşivleri inceleyince çok sayıda veriye ulaşabilir diye düşünüyorum. 12 sene boyunca yapmış olduğum gönüllü katkının Mimesis Portal okuyucularından yoğun ilgi görmesinden dolayı da son derece memnunum. Genç kuşakların da destekleriyle inşallah daha verimli dönemleri de göreceğiz. Bugünkü yazımda 2022-2023 eğitim öğretim yılında tiyatro ve drama eğitimi alanında k-12 ve üniversiter düzeyde neler yaşandığına dair gözlemlerimi aktarmak istiyorum.

Üniversiter düzeyde tiyatro eğitimi alanındaki güncel gündem özel yetenek sınavları. Türkiye’de 40’ı aşkın konservatuvar ve farklı fakültelere bağlı sahne sanatları-tiyatro-oyunculuk bölümlerinde yılda minimum 500 öğrenci özel yetenek sınavıyla kabul alıyor. Bilindiği üzere, 2019-2021 pandemi sezonunda başvuru sayılarında düşüş yaşanmıştı. Sanatçıların geleceğe dair belirsizlik yaşaması ve hibrit eğitim altyapısının oluşmaması nedeniyle; yüz yüze eğitime dayalı tiyatro ve oyunculuk eğitimlerini aksatmıştı. Ben Türkiye’de özelikle pandemi döneminde sahne sanatları eğitimi alanında yaşanan değişimleri Transformation of Conventional Conservatory Educational Methods İn Turkey During Pandemic adlı çalışmamda oldukça detaylı (https://www.peterlang.com/document/1182569#) bir şekilde inceleyen bir kitap bölümü kalemi aldım. O dönemde sahne sanatları eğitiminde hibrite geçiş konusunda güçlü bir direnç oluştuğu için üniversitelerde eğitim aksamaları yaşanmıştı.

Ancak bu sene olağanlaşan pandemi koşullarındaki görece iyileşmeler ve minimum 150 TYT baraj puanının kalkmasıyla, yüz yüze yapılan özel yetenek sınavlarına başvuran öğrenci sayısının artığına tanıklık yapıyoruz. Örneğin bazı devlet konservatuvarlarına 1000’e yakın sayıda öğrenci başvurusunun yapıldığını duyuyoruz, vakıf üniversitelerinde de bu sene başvuru sayıları genel olarak artmış gözüküyor. Ancak pedagojik ve estetik açıdan nitelikli bir ölçme-değerlendirme yapılarak öğrenci kabul edilmesi meselesinin, kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğine inananlardanım. Bu konuda ilerleyen dönemlerde detaylı bir analiz yazısı hazırlayacağım.

Üniversite öğrencileri açısından en temel sorunlar ise, herhangi bir özel yetenek sınavından kabul aldıktan sonra ekonomik kriz nedeniyle kayıt parası bulmak ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak. Özelikle İstanbul, İzmir ve Ankara’daki tiyatro-oyunculuk programlarını kazanan öğrencilerin büyükşehirlerde yaşamsal ihtiyaçlarını karşılaması konusunda zorlandıklarını gözlemliyorum. Sahne sanatları alanında akademik eğitim alan öğrenciler arasında da dayanışma ve paylaşım temelli organizasyonların oluşması, tabandan gelen güzel bir girişim olarak değerlendirilebilir.

Tiyatro ve sahne sanatları bölümlerindeki eğitmenler arasında son yıllarda olumlu anlamda bir değişim gözlemlediğimi söyleyebilirim. Özelikle 2019 yılından sonra yeni genç kuşak pozitif bakış açılı kişilerin devreye girmesiyle, iletişim ve mesleki işbirlikleri konusunda çalıştay (https://www.mimesis-dergi.org/2019/09/1-ulusal-sahne-sanatlari-egitiminde-cagdas-yaklasimlar-calistayi/), sempozyum ve buluşmaların sayısı artmaya başladı. Özelikle sahne sanatları eğitiminde akreditasyon (https://www.mimesis-dergi.org/2021/12/tiyatro-egitiminde-etik-ve-egitimcinin-egitimi/)  standartları belirlenmesi gündeme gelince, akademik üniversiter düzeyde mesleki ortak dil kurma denemelerinin yapılmaya başlandı, bu süreci oldukça önemli buluyorum. Tiyatro ve sahne sanatları alanında eğitim perspektifi, eğitmen etiği, müfredat akreditasyonu konularında yapılacak birliktelikler eğitim kalitesinin artmasına ve çıtanın yükselmesine neden olacaktır diye düşünüyorum.

Tiyatro ve sahne sanatları eğitiminin akademik anlamda geleceğe dair sürdürülebilir olmasında yüksek lisans ve doktora-sanatta yeterlilik konusundaki çalışmalar oldukça önemlidir. Türkiye’de usta-çırak ilişkisine aşırı önem veren bir önceki hocalar kuşağı maalesef yeterli seviyede insan kaynağı oluşturulmasının önünü kapattı. Sayıları giderek artan bölümlerde doktoralı insan kaynağı oldukça az durumda. Bu yüzden yüksek lisans ve doktora-sanatta yeterlilik eğitimin enine boyuna tartışılarak, kaliteli eğitmen sorununa ileriki dönemlerde çözüm bulunmasını umut ediyorum.

Amatör alternatif bölgede ise üniversite tiyatro kulüplerinin pandemi döneminde yaşadığı durağanlaşmadan sonra bu yılı verimli kullanması elzem görünüyor. Üniversite tiyatro kulüplerinin sürdürülebilirliği adına her sene üretim yapılması ve kendi çalıştırıcı-eğitmen kadrosunun yenilenerek devam etmesi çok önemlidir. Bu anlamda bu sene üniversitelerdeki amatör-alternatif tiyatro faaliyetlerinde bir canlanma yaşanacağını umut ediyorum.

Yaratıcı drama alanında ise Çağdaş Drama Derneği, İstanbul Drama Sanat Akademisi (IDSA) gibi kurumların pandemi dönemi sonrasında çalışmalarının temposunu artırması elzem gözüküyor. Drama Günleri, sempozyumlar ve nitelikli sertifika çalışmalarının yaygınlaşması alandaki artan talebi karşılayabilmek adına oldukça önemli. Dr. İhsan Metinnam’ın eğitimde drama alanındaki yenilikçi akademik katkılarını da oldukça önemli bulduğumu belirtmek isterim. Güzel bir gelişme de, eski adıyla İSMEK yeni adıyla Enstitü İstanbul bünyesinde yapılan yenilikçi ve demokratik perspektifli çalışmaların da ivme kazanması.

Tiyatro ve drama eğitiminin k-12 dediğimiz (okul öncesi-ilkokul-ortaokul-lise seviyesi) bölgede neler yaşadığına gelirsek, ilk olarak pandemi dönemindeki yaraların sarılmaya çalışıldığı söylenebilir. Salgın nedeniyle iptal edilen drama eğitimleri, kulüp dersleri, tiyatro kulübü çalışmaları çok sayıda eğitmenin ekonomik-psikolojik açıdan yıpranmasına neden olmuştu. Bu sene henüz maske zorunluluğun olmaması ve yüz yüze çalışmalara geri dönüş nedeniyle k-12 bölgesinde bir canlanma yaşanacağını öngörebiliriz. Ancak yaratıcı drama-eğitimde drama ve tiyatro kulübü eğitmenliği Türkiye’de izlenen eğitim politikaları ve özel okulların tercihleri nedeniyle henüz tam anlamıyla kurumsallaşmış bir yapıda değil. Drama öğretmenliği lisans programının kurulamamış olması ve eğitimde yaratıcı dramanın zorunlu ders olarak okutulmaması başlıca sorunlar olarak tespit edilebilir.

Okullardaki ders dışı faaliyet olan gönüllü tiyatro kulüplerinin canlandırılması da, Cumhuriyet’in seküler kazanımlarının korunması, nitelikli seyirci yetişmesi ve tiyatronun gençler arasında kamusallaşması adına oldukça önemli. Bu konuda başta Türk Dili ve Edebiyatı, Türkçe, yabancı dil öğretmenleri ve drama-tiyatro eğitmenlerinin gönüllü çabaları oldukça önem kazanacak. Ben 2019 yılında yayınladığım Çocuklarla ve Gençlerle Drama ve Tiyatro: Yöntem ve Perspektifler adlı kitabımda (https://www.idefix.com/Kitap/Cocuklar-ve-Genclerle-Drama-ve-Tiyatro-Perspektif-ve-Uygulama/Sanat-Tasarim/Tiyatro-/urunno=0001870516001) tüm bu meseleleri derinlemesine analiz etmiştim. Yılsonu gösterilerinde pedagojik ve estetik bir yenilenme olması ülkemizdeki sanat eğitimin geleceği adına oldukça önemlidir.

Son günlerde okuduğum önemli bir kaynak da Oyun Hareketi Derneği Başkanı ve Mimesis yazarlarından Nedim Buğral tarafından hazırlanan Okullarda Oyun Kültürü adlı çalışma. Ücretsiz olarak okuyabileceğiniz 132 sayfalık bu kitabı (http://www.oyunhareketidernegi.com/okullarda-oyun-kulturu-2/) linkinden okuyabilirsiniz. Nedim Buğral BM 31. Maddesindeki serbest oyun oynama hakkına vurgu yapan ve sahada uygulamacı olarak da uzun yıllardır oldukça nitelikli çalışmalar yapan bir eğitmen olarak pratik deneyimlerini okuyuculara sunuyor. Bu tarz özgün müfredat çalışmalarının artması alan zenginliği açısından çok kıymetli.

2022-2023 yılında özveriyle empatiyle işini tutkuyla yapan tüm eğitimci dostlarımızın güzel bir eğitim öğretim yılı geçirmesini temenni ediyorum. Sevgiyle ve sağlıkla kalın.

*Sahada yaptığınız çalışmalarla ilgili yazılarınızı Mimesis Portale göndermeniz, bilgi paylaşımı açısından çok değerli olacaktır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Bülent Sezgin

Yanıtla