´Bu Bir Efsane: Sarah Bernhardt´

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Erdoğan Mitrani

Dilek Türker-Tiyatro Ayna’nın yeni oyunu, Kanadalı John Murell’in yazıp, Hakan Altıner’in yönettiği, efsanevi Fransız oyuncu Sarah Bernhardt’ın yaşamından bir kesit sunan Bu Bir Efsane: Sarah Bernhardt.”

500. Yıl Vakfının sponsorluğunu üstlendiği, Türk Yahudi Toplumu bünyesindeki kültürel, eğitsel ve sosyal kurumlar yararına prömiyerini düzenlediği iki kişilik oyunda Dilek Türker, 19. yüzyılın ikinci yarısıyla 20. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran Sarah Bernhardt’ı, Tayfun Yılmaz uşağı/ sekreteri Pitou’yu canlandırıyor. Kostüm ve dekor tasarımını Sadık Kızılağaç, dekorun Video Mapping tasarımını R. Onur Duru’yla Mısra Candanadam üstleniyor.

1844’te Paris’te doğan Bernhardt, Hollanda kökenli Yahudi bir hayat kadınının en büyük kızıdır. Hayat kadınının, hele eğitimli ve güzelse sosyal çevrede kabul gördüğü “Belle Epoque” döneminde genç Bernhardt hayat kadınlığıyla oyunculuğu birlikte sürdürerek geçinir. Bir hayranının desteğiyle 1859’da tiyatro eğitimine, 1862’de oyunculuğa başlar, 1870’lerin başında ünü tüm Avrupa’ya yayılır, Amerika’ya uzanır. Ölümüne kadar 60 yılı aşkın süre devam ettirdiği kariyerinin yanında, görsel sanatlarla, resim, heykelle ilgilenir, filmlerde oynar, eğitmen olarak çok sayıda tiyatro öğrencisi yetiştirir. Olağanüstü dramatik oyunculuğu kadar, ilişkileri ve evlilikleriyle de sıra dışı yaşamı olan Sarah Bernhardt’ın on yıl süren ciddi sakatlığın ardından 1915’te, bacağı kesilir. Önce tekerlekli sandalyeyle, sonra tahta protez bacakla oyunculuğa devam eder. Yaşlılığında fiziksel durumu hareketlerini iyice kısıtladığında, son yıllarına dek hiç değişmemiş muhteşem sesiyle izleyicileri etkilemeyi başarır. 26 Mart 1923’te, hep düşlemiş olduğu gibi, sahnede ölür.

Murell, oyunu 45 yıl önce yazdığında, efsane tiyatrocudan kalan anılar henüz tazeydi, hatta onu sahnede izlemiş olanların bazıları hâlâ yaşıyordu. Bu sebeple ‘Bu Bir Efsane: Sarah Bernhardt’ aktrisin efsanevi yönünden çok, anımsadığı geçmişiyle bilgece hesaplaştığı, yaşamının son yazındaki bir geceyi aktarır. Yaşamında önemli yeri olan annesi, Başrahibe Sofie, Organizatör Garett, bacağını kesen cerrah, Yazar Oscar Wilde gibi karakterleri oyunda Pitou canlandırır.

Murrell’in sağlam metninde efsaneyi geriye çekerek insana odaklanması aslında o kadar önemli değildir. Çünkü sahnelemenin heyecan verici yönü Sarah Berhardt’ı, hayatını onun gibi hayatını tiyatroya adamış bir oyuncunun, tiyatromuzun yaşayan efsanesi Dilek Türker’in canlandırmasıdır. Çok az hareketle, aynen Sarah gibi karakteri muhteşem sesi, kusursuz diksiyonu, doğal ve inandırıcı oyunculuğuyla yorumlayan Türker, iki saat boyunca Sarah’nın ta kendisidir. Dilek Türker, sadece Sarah Bernhardt’ı oynamakla yetinmez, Sarah’nın üzerinden kendisini anlatır. Son derece kişisel yorumda bu kendini yetiştiren, üst düzey oyunculuğunun yanı sıra yıllarca Almanya’da Türkiye’yi başarıyla temsil eden, toplumsal hak savaşçısı emekçi, Atatürkçü kadın savaşçının yaşamıyla duyguları Sarah Bernhardt’la pek çok yönden özdeşleşir.

Dönemin divalarının biraz narsist doğal yapaylığıyla, ilgilendiği oyunu ancak karakterin yaşı küçültülürse oynayacağını söylediğinde, bu final replik o kadar inandırıcıdır ki izleyici, bir ayağı çukurda diğeri kesilmiş Sarah’nın da sahnede hâlâ çok daha genç ve güzel dursa da yaşı onunkine yaklaşmış Dilek’in de, isteseler Juliet’i oynayabileceklerine, üstelik onun 13 yaşında olduğuna inanacağına emin olur

Modern klasiğin çok düzeyli bir örneğinde çok önemli bir oyuncuyu izlemek büyük keyif.

6 Şubat Süleyman Seba Kültür Merkezi, 17 Şubat Akatlar Kültür Merkezi ve sezon boyunca sahnelerde. Kaçırmayın.

Şalom

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Erdoğan Mitrani

Yanıtla