Ferhan Şensoy Gideli Beri…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

31 Ağustos 2021: Ferhan Şensoy’un aramızdan ayrıldığı tarih. O gideli beri sıklıkla bugün aramızda olsaydı, ülke olarak içine düştüğümüz bu kaosu acaba nasıl yorumlardı diye düşünürüm. Nasıl dillendirirdi yaşananları politik tiyatronun bu usta ismi kıvrak zekâsıyla, sözüyle, sazıyla? Bu sütunda oyunlarının hepsinden söz etmem elbette ki olanaksız ama “Ferhangi Şeyler”in ayrı bir yeri var tiyatro dünyamızda kanımca. Yıllar önce, yazdığı ve Şan Tiyatrosu’nda sahnelediği “Muzır Müzikal” nedeniyle yobazların bir gece yarısı tiyatroyu yakmaları sonucunda bir felaket yaşamış olan Ortaoyuncular’ı ve de tarihi Ses Tiyatrosu’nu ayakta tutmak için kısa sürede yarattığı tek kişilik oyunu “Ferhangi Şeyler” yanılmıyorsam 30 küsur yıl afişlerden inmedi. Ferhan ülkenin neredeyse tamamını dolaştı bu oyunla. Tiyatro için, tiyatro sanatı için, tiyatrosu için yaptı bunu… Sevgiyle, alkışlarla izlendi…

Bugün, tam da zamanı değil mi “Ferhangi Şeyler”in? Aslında, hep “tam da zamanı” diyerek izlemedik mi bu oyunu? O kıvrak zekâsıyla politikacıları, fırsatçıları, din tacirlerini günlük gazetelerin manşetlerinden, haberlerinden yola çıkarak nasıl eleştirdiğini gülerek izlemedik mi? Ama gülerken hep düşünmedik mi? Evet, bugün hayatta olsaydı “Ferhangi Şeyler”le, o parlak zekâsı, kıvrak diliyle kim bilir neler söylerdi bizlere?

VE BİR SORUŞTURMA

Bugün uçurumun kenarında direniyoruz var gücümüzle toplum olarak. Gün öyle bir gün ki cezaevleri doldu da taşıyor siyasi tutuklularla; iktidar partisine muhalif olanlarla… Belediye başkanları, iş insanları, sanatçılar, hukukçular, öğrenciler… Utanç verici bir durum!

Bu arada, “siyasi tutuklu” deyince nasıl unuturuz Ferhan Şensoy’un 1990’ların ortalarında yazdığı, adalet mekanizmasını irdeleyen “Çok Tuhaf Soruşturma” adlı kara komediyi? Oyunun adeta simge cümlesidir “Pardon bir yanlışlık olmuş. Özgürsünüz!” Dünün “yanlışlığı” bugünün “itirafçılığı” ile örtüşüveriyor sanki! Bugün, yazacağı oyunlarla yine 12’den vuracaktı hedefi o güçlü, cesur politik esprileriyle bir hiciv ustası olarak…

GÜLDÜRÜ SANDIĞI

Ne kadar üretken bir yazardı… Yıllar önce yaptığımız keyifli bir söyleşide; “Güldürünün dört başı bayındır tanımlaması yok aslında” diyordu. “Nedir yani güldürü? Aristofanes’in oyunlarından, Holywood sululuklarına dek her şey giriyor bu güldürü sandığının içine. Jean Genet’nin kabusengiz düş dünyası girmiyor mu sanki? Boris Vian çok gıcıkca yerini almış değil mi bu sandığın dibinde? Sandığın menteşelerine oturmuş gitar çalıyor Bertolt Brecht! Eski püskü bir sandık bu!” 1980’de “Şahları da Vururlar”la başlayarak neler neler çıkmadı ki bu değerli “eski püskü” sandıktan… Politik tiyatronun nice başarılı örnekleri… Ve o da hep Brecht gibi sandığın menteşelerine oturmuş ne çok şey paylaştı onu tanıma şansını yakalamış olan bizlerle.

KİTAPLAR, KİTAPLAR

Ferhan Şensoy gideli beri sadece oyunlarını değil kitaplarını da düşünüyorum. Onun o ince ruhuna, ustalarına sonsuz saygısına hayran oluyorum. Vedat Günyol, Haldun Taner, İsmail Dümbüllü, Münir Özkul, Erol Günaydın ya da Jerome Savary ve onun hayatını etkilemiş daha pek çok yerli, yabancı yazarlar, oyuncular, yorumcular… Geleneksel tiyatro tutkusu ve bu alandaki bilgisi Ferhan’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Denememeler kitabında “Meddah Dediğin” yazısında uzun uzun söz eder bu tutkudan ve meddahtan; “Çağdaş toplum meddahına sahip çıkmayı bilmeli, çünkü toplumun sesidir o” der. Ferhan da bir meddah değil midir zaten?

Gündeste, Gecedeste ve 2020 Mayıs’ında yazdığı Dündeste’den aklıma takılı son satırlar: “…bundan sonra zaten/ böyle şeyler yazmam ben/ bunlar itiraflardı/ bu onun son cildidir/ bundan sonra pek yaşamam/ ya yaşarsam/ derdeste”!

Ve ne güzel ki 5 Eylül 2025’te, Enka Sanat sponsorluğunda, Porte Film yapımı olarak hayata geçecek; yönetmenliğini Selçuk Metin, senaristliğini Zeynep Miraç, görüntü yönetmenliğini Emre Okur, müziklerini Cem Öğet’in üstlendiği “Ferhangi Bir Yaşam” belgeselinde bir kez daha buluşacağız sevgili Ferhan Şensoy’la…

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla