Beklan Bey ile Samiye Hanım

Pinterest LinkedIn Tumblr +
 

(Sevin Okyay’ın Radikal’deki köşesinde Beklan Algan ve Samiye Hün hakkında yazdığı yazıyı sunuyoruz.)

Bir gece geç vakit haberini aldım. Onu çok seven, kendisini Beklan beyin öğrencisi sayan bir yakınımı arayacaktım, baktım ki normal telefon vakti geçeli çok olmuş. Vazgeçtim. Genç ve öncü bir tiyatrocu olduğu yılları hatırladığım -ki, hep öncü bir tiyatrocu olarak kalmıştır- Beklan Algan, 77 yaşında aramızdan ayrılıp gitti. Bu yakınlarda, temmuz ortasında da Şehir Tiyatroları’nın ender rastlanır duyarlılıkta bir oyuncusu, Samiye Hün aramızdan ayrılmıştı. Üstelik birbirleriyle ilgileri de var: Hün, bir Beklan Algan oyuncusuydu. Hem Beklan, hem Ayla Algan onu haklı olarak çok beğenirlerdi. Muhsin bey, üçünü de beğenirdi. Kaybettiğimiz iki sanatçıyı da bir ölçüde tanımış biri olarak, yokluklarını derinden hissediyorum.

Beklan beyle tam olmasa da aynı okuldan sayılırız. O bizim okulumuzun Bebek’teki kardeşi Robert Kolej’den mezundu. Babasının krom madenlerini işletebilmek için Amerika’ya iş idaresi okumaya gitmiş. Tiyatro kitabı bakarken, kendini ‘off Broadway’ bir yapımda bulmuş. Ayla hanımla ikisi ondan sonra tamamen tiyatroyla ilgilendiler. Onların varlığından haberdar olan Muhsin Ertuğrul ikisini Türkiye’ye davet etti, bir süre sonra geldiler. Beklan bey, memlekette durumun karışık olduğunu görünce burada kalma kararı verdiğini söylerdi.

Amerika mahreçli oyuncuların Şehir Tiyatroları’na dahil olduğu bir dönemdi. Tunç Yalman ile Şirin Devrim’i de o sıralarda tanıdık sanıyorum. Tepebaşı Tiyatrosu’nda, ya da Tepebaşı Deneme Sahnesi’nde. Algan 1961’de Şehir Tiyatroları’na girmiş, hemen bu sahneye el vermişti. Muhsin beyin ayağı kaydırılınca Alganlar da tiyatrodan ayrıldı. Deneme sahnesini LCC tiyatro bölümü, Bakırköy Halk Evleri Deneme Sahnesi, BİLSAK Tiyatro Atölyesi izledi. 1988’de Tiyatro Araştırma Laboratuvarı’nı (TAL) kurdular. Laboratuvarları bir hafta sonu kilidi değiştirilmek suretiyle ellerinden alınınca da 2002 yılında Ekol Drama Sanat Evi’nde çağdaş tiyatro ve yaratıcı oyuncu eğitimi vermeye başladılar. O ve Ayla hanım. Zaten tiyatro çalışmaları hep birlikte olmuştur. Ölümünden kısa süre önce de TAL için mekân ve ödenek sağlanmıştı, nasip değilmiş.

Bu yerlerin çoğunda onu oyuncu olarak izledim, kimi zaman yönetmen olarak, hoca olarak çalışmasını da izleme şansına sahip oldum. Ama en çok, ilk gelişindeki haliyle hafızama nakşolmuştur. Sanki ‘Sinekler’de görmüştüm gibi geliyor, oynuyor muydu acaba? Yetenekli, yakışıklı bir oyuncu, oyunları hiç alışmadığımız tarzda sahneleyen bir yönetmendi. Hep de öyle kaldı. Beklan Algan, Türk tiyatrosunun çok az sayıda yaratıcı yönetmeninden biridir, yegâne olmayabilir ama mutlaka ilktir.

Samiye hanımla yan yana oturuşumuz ise, daha dün gibi. Oysa dokuz yıl önce olmalı. Şehir Tiyatroları’na Mehmet Atak’ın ‘Hamlet 2001’i için gelmişti, çok memnundu. Ona ortak tanıdıklarımızdan söz ettim, Hün kardeşlerin, eşi Hadi bey ile onun kardeşi Agah beyin bir komşularından. Ama en çok, “Sizi ‘Bana Dokundun’da seyrettim” dememden duygulandı. Ben de onun oyunundan o kadar etkilenmiştim ki aradan onlarca yıl geçtiği halde unutmamıştım. Tennessee Williams’ın 1945 tarihli oyunudur ‘Bana Dokundun’. Burada ne zaman oynadığını hatırlamıyorum ama hemen olmasa gerek, üç yaşında görmüş olmam mümkün değil çünkü.

Samiye hanım, Türk tiyatrosunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biriydi. Kimsenin arkasından yazdığına rastlamadığım için (ölüm haberleri hariç), ona da bu yazıyla bir selam göndereyim dedim. Çok duyarlı, ama ölçülü bir oyuncuydu. İlk kez 1932’de İstanbul Halkevleri’nde amatör olarak sahneye çıkmıştı. Kimi kaynaklara göre Şaziye Moral, kimine göre Behzat Butak’ın aracılığıyla Şehir Tiyatroları’na geldi. Muhsin Ertuğrul’un favori oyuncularındandı. 1970’lerin sonunda tiyatrodan emekli oldu, uzun süre de dublaj yaptı. Hün ailesinin içinde onunla yeteneği kıyas edilebilecek tek kişiyi, ne yazık ki tiyatrodan da, hayattan da çabuk vazgeçen oğlu Kâzım Hün’ü, yıllar önce kaybetmişti.

Bir büyük yönetmen/oyuncu, çok yetenekli ve tecrübeli başka bir oyuncuyu kısa süre içinde kaybettik. Ne denir? Beklan beyin çok emek ve zaman harcadığı, ‘Ontik Oyunculuk’ metodu onun ardından bile olsa kitaplaştırılır, hatta tercüme edilir diye umuyorum.

Radikal

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.