Kadın Oyunları-1 Çıktı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Ali Cüneyt Kılcıoğlu

Üç yıllık yoğun bir çalışmanın meyvesidir fotoğraftaki “Kadın Oyunları -1” görseli… Üzerine çok titizlenip emek verdiğim bir çalışma oldu. Bu kadar yoğun bir çalışmadan sonra üzerine ne söylemem, yazmam gerektiğini bilmiyorum. Kadın meselesine alışagelmiş kadın-erkek ilişkileri bağlamından koparıp daha politik bir tondan, gündelik hayattan ve ülkenin gerçekliğinden ayaklarını ayırmayan, meselesine derinleşmiş, yüzeydeki ölü hâli girdabını derindeki akıntılarda arayan oyunlar yazmaya gayret ettim.

Oyunların özleriyle birlikte biçimleri üzerine de oldukça çalıştım. Tarihsel gelişime nazire erkek rollerini kadınlara yazmak gibi, anlatı formlarını bozmak gibi, oyunu üçüncü sayfa gibi kurgulamak gibi çeşitli teknikler denedim. Bu süreçte kadın arkadaşlarım bana çok destek oldular. Oyunların ilk hâllerini, değiştirilmiş hâllerini, kadın oyuncu, yönetmen, öykücü, okuyucu arkadaşlarımla paylaştım, görüşleriyle yeniden düzenledim, bu vesileyle kendilerine tekrar buradan teşekkür ediyorum.

Oyunlar iki ya da üç kişilik karakomedi tonunda oyunlardır. Kolay sahnelenebilir, rejiye, oyuncuya imkan açan metinler yazmaya gayret ettim. Bu çalışmayı hayata geçirmemi sağlayan Mitos Boyut Yayınevine de çok teşekkür ediyorum.

ÜÇÜNCÜ SAYFADA: İki kadın oyuncu.

Üçüncü sayfa haberlerinde kadını aşağılayan dili -aşığı/dostu- ve kadını suçlayan anlayışı eleştiren bir oyun yazma fikri kafamda dönüyordu. Bunun için oyunda, oyunun bizatihi kendisini de bir üçüncü sayfa haberi gibi kurgulama fikri üzerine çalıştım. Oyunda öz olarak tema üçüncü sayfa haberleri iken biçimsel olarak da üçüncü sayfaymış gibi yazdım. Oyunu üçüncü sayfa haberi olarak kurgulayıp, -malum o haberlerde gündelik gerçekliğin içinde tuhaf bir fars vardır, burada fars derken komedisinden arındırılmış dolantıyı kastediyorum- tüm dramatik düğümleri buna göre inşa ettim. Üçüncü sayfa haberlerinde olan bu gerçek, tuhaf dolantıyı kullanmak istedim… Böylece ülkemizdeki üçüncü sayfa haberlerini de araştırarak, dramatik ana olay ve yan olayları ülke gerçekliğine dayanan, eleştirel bir komedi oyunu yazmaya gayret ettim. Ana olaya yine bir üçüncü sayfa haberi olarak sıkça karşımıza çıkan kocası tarafından kızı kaçırılan bir annenin arayış hikâyesiyle, giriş – gelişme – sonuç dizgesini kurdum. Açık biçim oyun anlayışına göz kırpan yazım şekliyle oyuna bir hız katmak istedim. Umarım başarabilmişimdir.

– Üçüncü sayfa! Dostuyla birlikte cenaze arabası çalıp cesetlere şehir turu yaptıran deli kadın yakalandı.
– Ne münasebet! O olay öyle olmadı sayın seyirciler.

– Bir dakika ya! Biz niye oyun boyunca sürekli buna cevap yetiştiriyoruz?

– Ne bileyim! Erkek milleti değil mi ille burnunu sokacak! Bu gidişle gün gelecek üçüncü sayfada haberi çıkmayan kadın kalmayacak.

UNUTMA KAPISI : İki kadın oyuncu

Yıl 1930’lar, geldikleri kasabada girdikleri oturak âleminde bir haftadır erkekler tarafından eve hapsedilmiş hanendeler. Hayatları boyunca erk şiddeti altında bir çatıya sahip olamamış iki kadın. Bir kuş ömrü hayatları boyunca ahlak çeşmesinden akan sularla yıkanmaya zorlanmışlar. Devirlerinin bittiği bir kader aralığında hatırladıklarını unutmaya başlarlar ama bazı şeyler unutulmaz.

Çekip alın içimdeki kanı

Bir kervana yükledim zamanı

Dur dedim dünyaya

Avucuma topladım âlemin yalanını

Sönerken de oynarım ben

Toplarım yere düşen kalanımı

– Dünya erkeklerin günah işlediği, kadınların erkeklerin günahlarının bedelini ödediği bir yer.

Âdem babadan beri böyle.

KARANTİNA EKMEĞİ : Üç kadın oyuncu

Karantina döneminde, “Evde Kal Türkiye!” dönemecinde, iki youtubercı çocuk bir video çekerler. Çektikleri videoda annelerinin bazı sırlarını ifşa ederler, video ülkede viral olur. İki annenin hayatı bir anda alt üst olur. Kendilerini bir anda iyi anne olup olmadıklarını, ebeveynliklerini sınadıkları, tartıştıkları bir ortamda bulurlar.

– Bugünkü gündüz kuşağını yüzünüzü güldürecek bir haberle bitiriyoruz. İki youtubercı çocuk ülke gündemine oturdu.

– Merhaba ben Ömer.

– Ben Yamaç. Kanalımıza hoşgeldiniz.

– Lütfen kanalımıza şuradan, yok buradan, tam şuradan abone olur musunuz?

– İki ilköğretim öğrencisi “Çocuktan Al Haberi” dercesine bir youtube videosu çektiler ve video şu an ülkede viral oldu, tüm sosyal medya mecralarında paylaşılıyor. Yükledikleri videonun adı ise “Ailemizden Çok Sıkıldık!”

– Ailemizden çok sıkıldık!

HAYAT FİLM GİBİ GEÇERKEN : Üç kadın oyuncu

Şehrin banliyölerinde kaybolmuş üç kadın. Bir iz peşinde yürür gibi bir fotoğraf karesinde yolları birbiriyle kesişir ama bu karşılaşmanın ağırlığının farkında değillerdir. Yanlarından hayat film gibi geçerken onlar yoksullukla, kocalarıyla, çocuklarıyla uğraşıp gündelik hayatın içinde aynı anda kaybolurlar. Kayboldukları an birbirlerinin hayatlarının yanından geçerler, hikâyelerinin dizgesi başka bir gerçekliğin dizgesiyle birleşir ama ne hayat ne de kendileri bunu fark etmezler.

– Aldığını geri vermez hayat, niye böyle bir şarkı yazmamışlar ki ne güzel de şarkı sözü olurmuş arabesk: Aldığını vermez hayat, sen yine de sağ kalmaya bak.

TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF BEDDUA : Üç kadın oyuncu

Söyledikleri bedduaları azat eden kadınlar. Üç kadın beddualarının arkasındaki dünyayı anlatırlar. Acı ve yaranın kabuğu kaşınıp söküldükçe trajikomik hayatları gün yüzüne çıkar.

– Bir kadeh içki içmek istedim niyeyse, belki içim ruşendil olur. Ruşendil, gönül aydınlığı yani… Ömrümde hiç içki içmedim ama böyle bir istek nereden zuhur buldu bilmiyorum. Zuhur! İçip sonra kadehi yere fırlatasım geldi, magazin programında görmüştüm, çok havalıydı. Şimdi kadehi yere fırlatsam her yer cam kırığı, işin yoksa temizle dur; balkondan dışarı fırlatsam, gören olur rezil olurum. Çocukların önünde içemem, benim herifin önünde zaten hiç içemem, öldürür beni, komşuların yanında içsem dedikodu olur, işyerinde de içemem daha neler. Herkes uyurken sabaha doğru kalkıp içeyim diyorum, o da saçma olur, sabahın köründe, zaten çocukların kahvaltı şeylerini hazırlamam gerek. Biri tost ister, biri yumurta sevmez! Aman! Oğlanlar babalarına da nefret duymaya başladı, beni dövüyor diye, kanları kaynıyor tabii. İçkiyi hangi ara içsem? İşten eve otobüsle dönerken de olmaz, eve çabuk gelip yemek yapmam gerek! Kuaförde içsem, gazoz ikram ettiklerinde, saçlarımın boyanmasını beklerken o aralıkta, yok saçma olur. Banyoda içsem içkiyi nerede saklayacağım. Onu geçtim nasıl içki alacağım, gören ne düşünür, tekelci tuhaf tuhaf bakar? Ben içki falan içmeyeyim en iyisi, zaten içki kötülüklerin anasıdır, niye anası oluyor onu da anlamadım babası olsa ya! Ne bileyim ben!

Kitabı %40 indirimle Mitos Boyut’un internet sitesinden kısa sürede, güvenli bir şekilde temin edebilirsiniz, bir tanecik yayın evimiz var, destek olursak ne güzel olur.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Ali Cüneyt Kılcıoğlu

Yanıtla