Merhamet (2022): “Önce Boyun Eğ, Sonra Değiştir”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

Koma Sahne, Ilgın Sönmez’in proje, metin tasarımı ve yönetiminde sahnelediği August Strindberg’in Miss Julie oyunundan uyarlanan ‘Merhamet’ adlı oyunu sahneleniyor. 1888 tarihli tek perdelik oyunu, 2 perdeye ve kadınların psikolojik sorunlarına kadar uzanan algıyla sahneye koyan ekip, ‘Sinematografik Tiyatro’ algısının ne olduğunu anlatan önemli bir projeye imza atıyor. Pervin Bağdat, Burcu Halacoğlu ve Ferhat Polat üçlüsünün rol aldığı gösteri ‘psikolojik gerilim’ bakış açısının muazzam bir örneğini bizlere sunmuş ve tiyatro ile sinemayı birleştirmesi açısından bambaşka bir örnekte şahane bir çalışma olarak tarihteki yerini almış.

Oyunun temel çıkış noktası sosyal sınıf ve cinsel kimlik iken, sorguladığı alan ise bunların aşılıp aşılamayacağı ya da aşılmaya çalışılmasının sonuçları olarak karşımızda. Alt tabakadaki birey yukarı yükselir, üst tabakadaki birey ise aşağıya hiç inemeyeceğini düşler. Matmazel karakteri ile annesinden sürekli darbe üstüne darbe yiyen bir kadınla alt tabakadan gelen adamın ona duyduğu aşk sarmalı konunun özü olurken, her iki karakterin zamanında ve şimdi hizmet ettiği asıl kadın oyunun mihenk taşı oluyor. Peki konunun alt metninde ne var? Mesela kadın kadına ve iki kadının erkekle olan cinsel münasebetleri aşk kavramını sorgulatıyor bizlere. Bu çok cesurca bir sunum. Yönetmen Ilgın Sönmez sosyal sınıf ile cinsiyet arasında bizlere gel/git yaşatması oyunu tek solukta izlememizin asıl sebebi. Bir izdüşüm var, yani algılarımızla oynayan bir yapıya bakıyoruz konu boyunca.

Matmezel’e birçok açıdan bakabiliriz. Liberal ve provoke edici, sınırları ortadan kaldıran kadın; fakat özünde sadece kafası karışık biri, çünkü sevgilisinin tam tersine yaşadığı hayatın neleri getirip neleri götürdüğünü, sebep ve sonuçlarını kavrayabilmiş değil. Kadının yetiştiriliş tarzı, kendi kişiliği ve sosyal hayatı onun için öyle çelişkili ki, bir an emir verse diğer noktada kendisini hizmetçi zannediyor. Aslında her iki kadın, erkeğin karşısında duygularından ötürü hizmetçi pozisyonuna dönüşüyor, ta ki oyunun sonundaki şoka kadar!

Cinsel, sınıfsal, duygusal ya da ailesel travmatik patlamalar konunun her noktasına ayrı ayrı serpiştirilirken, Pervin Bağdat’ın beni büyüleyene oyunculuğuna yine yeniden şahit oldum. Burcu Halacoğlu ilk perdede gerilimi tırmandırırken, Ferhat Polat’ın iki kadına gösterdiği ilgi alaka, sadece sınıfsal amaca yönelmiş, duyguları körelmiş bir adamın ölüme sürüklenişini aktarıyor. Her ne olursa olsun sahnedeki adam egosuna yenilip iki kadının gazabına uğruyor. Gücü yönetmek ancak ve ancak aklın olduğu yerde olabilir.

Oyunda Ilgın Sönmez’in feminizme liberal eleştirisini açıkça görürüz. Kadınlar sonunda istediklerini elde ederken, sosyal sınıfın ve cinsel kimliğin sunduklarıyla yaşamlarına devam etmektedirler. Anne çocuğunu psikoliberal yetiştirirken, bu çocuğa sosyal hayatta yarardan çok zarar vermiştir. Yönetmenin anlatmak istediği net; şartları düzeltme uğruna her şeye önce boyun eğ, sonra değiştirirsin. Yönetmenin dış çekimlerdeki başarısı da yadsınamaz bir gerçek. Merhamet gösterimlerine devam ediyor. Oyunu izlemek için elinizi çabuk tutun!

yasam.kaya@gmail.com

Life Art Sanat

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla