On Soruluk Sohbetler 84 : Fredrik Brattberg

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet K. Özel

GalataPerform’un düzenlediği ve Türkiye’nin ilk oyun yazarlığı festivali olma özelliğini taşıyan Yeni Metin Festivali bu yıl 11. kez düzenlendi. 26 Kasım – 4 Aralık 2022 tarihleri arasında gerçekleşen festivalin teması “Korku” idi. Festivalde, oyunları Türkçeye çevrilerek sahnelenmiş okumaları gerçekleştirilen oyun yazarlarıyla yaptığımız sohbetlerin ilk konuğu Norveç’ten Fredrik Brattberg.

İyi bir oyunun/oyun yazarlığının özü sizce nedir? 

Her düşünce bir “hayır” ile başlar, diye yazar Hegel kitaplarından birinde. Ve bununla demek istediği, diğer insanların söylediklerine katılıyorsanız, kendiniz gerçek bir düşünce yaratmamışsınız demektir. İyi bir oyun, bir şekilde, zaten var olandan kopmalı, başka bir şey istemeli – ki bu oyunun içeriği kadar biçimiyle de ilgili olabilir.
 
Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl? 
Evet. Ancak bunun etkisi dolaylı. Diyelim ki bir ikilemle karşı karşıyasınız ve haftalardır şunu düşünüyorsunuz: A’yı mı yapmalıyım yoksa B’yi mi? Bir gün açık duran bir pencerenin önünden geçersiniz ve pencereden dışarı bir müzik setinden Beethoven çaldığını duyarsınız ve sonra… birdenbire B alternatifini seçeceğinizi bilirsiniz. Beethoven sizin ikileminiz hakkında doğrudan bir şey söylemiyordur ama yine de bazı açılardan onu açmayı veya ona bir yön göstermeyi başarır.
 
Bir metin üzerinde çalışırken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?
Bir oyun yazdığımda, benim için kişisel olan bir şey hakkında olmalı. Benim hissettiğim bir şey olmalı. Oyunlarımda genellikle çocuklar var ve kendi yazılarıma dönüp baktığımda, oyunlarımdaki çocukların giderek yaşlandıklarını ve kendi çocuklarımla aynı tempoda büyüdüklerini fark ediyorum. Bu yüzden sık sık bir şekilde onlar hakkında yazıyorum. Ama asla doğrudan değil.
Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?
Adı ya çok erken ortaya çıkıyor ya da çok geç ki bu durumda yazma sürecimin sonunda en büyük endişem adının ne olduğu olmaya başlıyor. Ama sonra, kafamı bu konuyla meşgul ettikten sonra, her zaman oldukça tatmin olduğum bir şeyle karşılaşıyorum. Sanırım en iyi oyun adım Annenin çocuğunun babası idi ve bunu oldukça geç bulduğumu hatırlıyorum; bir gün dışarıya koşuya çıkmıştım ve de sevinçten kendimden geçtiğimi hatırlıyorum.
Size ilham verdiğini düşündüğünüz bir yazar, sanatçı veya biri/leri var mı, varsa kimler?
Yazarken oyunlarımın birbiri üzerine inşa olmasına izin veriyorum, yani yeni bir oyun yazarken eski oyunlardan daha da geliştirmek istediğim unsurları koruyorum. Ayrıca oyunlarım birbirine pek benzemesin diye yeni unsurlar da buluyorum. Yani beni en fazla etkileyen şey gerçekten kendim. İyi bir oyun yazarı olmak için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. İlk oyununuzu yazarken başka sanatçılardan ilham alabileceğinizi ya da almanız gerektiğinizi düşünüyorum ama sonra kendi yolunuzu çizmelisiniz. Unsurları koruyarak ve geliştirerek bu yolu alıyorsunuz ve bir süre sonra oyunlarınız diğer oyun yazarlarından giderek farklılaşıyor ve kendinize ait bir şey buluyorsunuz.
[Geri kalan beş sorunun cevabını okumak için tıklayın]
Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla