Diyarbakırlılar Taziye'de Buluşacak

Pinterest LinkedIn Tumblr +

diyarbakirlilar_taziyede_bulusacak13805288050_h1080010Kuruluşundan bu yana kentteki sosyal yaşamın en önemli unsurlarından biri olan Diyarbakır Devlet Tiyatrosu, Murathan Mungan’ın “Taziye” oyunuyla seyircisine merhaba diyecek.

 Diyarbakır Devlet Tiyatrosu (DDT), 3 Ekim’de ”Taziye” oyunuyla seyircisiyle buluşacak.

Yaklaşık 25 yıldan bu yana başta Diyarbakır olmak üzere bölge illerinde de sosyal yaşamın vazgeçilmez unsurlarından olan ve bugüne kadar yüz binlerce izleyiciyi tiyatronun büyülü atmosferiyle buluşturan DDT, seyircisine yeniden ‘Merhaba’ demeye hazırlanıyor.

Sezonu iddialı bir yapımla açmaya hazırlanan DDT, törelere başkaldırıyı modern dans ögeleriyle zenginleştirerek görsel bir şölenle sunacak.

Murathan Mungan’ın yazdığı, Yurdaer Okur’un yönettiği, Fatih Yurdakul, Handan Çapanoğlu, Diyar Gönülalçak, Pelin Tozkoparan’nın rol aldığı, dekoru Hakan Dündar’a, kostümü Sevgi Türkay’a, koreografisi Serhat Kural’a, müziği Emre Kocabaş, ışığı ise İzzettin Biçer’e ait “Taziye”, 3 Ekim saat 20.00’de Orhan Asena Sahnesi’nde prömiyer yapacak.

Oyunun yönetmeni Yurdaer Okur AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mungan’ın 31 yıl önce yazdığı oyunun, Mezopotamya’nın bütün büyüsünü üzerinde barındırdığını söyledi.

“Taziye, törelere aşklarıyla karşı çıkan iki insanın başkaldırısını anlatıyor” diyen Okur, oyunda aşiretler arasındaki kan davasına karşı çıkan iki genç yüreğin çabasının aktarıldığını kaydetti.

Şiddet eleştirisi

Okur, dünyanın her köşesinde insanoğlunun acılara, şiddete maruz kaldığını, oyunun da bir şiddet eleştirisi olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Bizim taziyemiz, insanoğlunun acılarına, son dönemde yaşadığımız şiddet olaylarına. Her gün çok sayıda insan bu acılara kurban gidiyor. Bütün bu acılara, dökülen bunca kana gösterdiğimiz tepkiyi anlatıyor oyunumuz her ne kadar iki düşman aşiretin kan davasını 15 yaşındaki bir çocuk üzerinden anlatsa da yeryüzünde yaşanılan ortak acılara göndermeleri de içeriyor. Yazılı olmayan kurallar nedir? Niçin insanlar birbirini öldürür, töre, kan davası dediğimiz olgu nedir? Aslında günümüzde bu olaylar sadece bu bölgede yaşanmıyor. Bu İspanya’da da yaşanıyor. Federico Garcia Lorca’nın yazdığı ‘Kanlı Düğün’deki ana ile bizim oyunumuzdaki Kevsa ana arasında aslında hiçbir fark yok. Bütün bunlara bir cevap, bir eleştiri sunmaya çalışıyoruz. İnsanlara bunu göstererek ve tekrar hatırlatarak.”

“Acının, ağıtların dili yok”

Oyundaki ağıdın Kürtçe seslendirileceğini anlatan Okur, “Çünkü acının, ağıtların dili yok. Güzel bir kolaj yaptık banttan dengbej sesini kullanacağız. Ayrıca başka sürprizlerimiz de var” dedi.

Okur, güzel bir ekiple kolektif bir çalışma yaptıklarını belirterek, oyunda birçok ritüel kullandıklarını kaydetti.

Seyircinin bu ritüellerin arasında adeta kaybolacağını, doğumdan ölüme kadar geçen süreci ritüllerle anlattıklarını aktaran Okur, şöyle devam etti:

“Dans oyunumuzun en büyük materyali. Her şeyi insan bedeniyle anlatıyoruz. Bu anlamda yenilik barındıran bir oyun. Beden anlatımı ön planda. Oyunun çağdaş bir yorum olduğunu düşünüyorum. Sanırım tiyatrolarda da ilk kez böyle bir yorum denenecek. Umarım oyunumuz sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da oynama şansı bulur. DDT, çok iddialı olduğunu düşündüğümüz bir yapımla seyircinin karşısına çıkacak. Seyircilerimizin bizi yalnız bırakmayacağını düşünüyorum.”

Bir ayda 3 prömiyer

DDT Müdür Vekili Uğur Çınar da bu hafta perdelerini açmanın heyecanını yaşadıklarını belirterek, renkli ve dinamik bir sezon hedeflediklerini söyledi.

Ekim ayında Taziye’nin yanı sıra, Niel Simon’un yazdığı “Bak Bizim Şarkımızı Çalıyorlar” ile Cuma Boynukara’nın “Beceriksizler” adlı oyunlarla 3 prömiyer yapacaklarını bildiren Çınar, “İnşallah seyircimiz bizi yalnız bırakmaz. Başarılı bir sezon olur. Diyarbakır seyircisi çok özel. Tiyatroya ciddi bir ilgisi var. Bu ilgiyi sürekli taze tutmak istedik. 3 oyunun provası eş zamanlı olarak devam ediyor. Seyircimize renkli ve dinamik bir sezon sunmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Haber 7

Paylaş.

1 Yorum

  1. Recep Tarih:

    Cegerxwîn Akademisi öğrencilerinin geçen sene-yabancı bir dil ile-çıkardığı bir oyundu. Her ne kadar, “ağıtların ve yaşananların dili olmasa da” sabırsızlıkla bekliyoruz… Özellikle sürpriz karşısında yaşayabileceğim heyecan ve Kürtçe şarkı dinleyebilecek olmak gerçekten mutluluk uyandırıyor, ağlarım ki ben…

Yanıtla