“Cezaevinde Olanların Sesi, Gözü, Kulağı Olmaya Çalıştık”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Güler Cengiz’in Merhaba Sanat Tiyatrosu ile yaptığı ve Evrensel’de yayınlanan söyleşisinin bir bölümünü okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Mersin’in en eski tiyatrolarından olan Merhaba Sanat Tiyatrosu, Selahattin Demirtaş’ın Seher ve Devran isimli kitaplarından seçtiği öyküleri oyunlaştırdı. “Seher”, “Deniz Kızı”, “Direnmek Güzeldir” ve “AVM” isimli öyküleri sahneye taşıyan Merhaba Sanat Tiyatrosu’nun oyunu Mersinli seyircilerden yoğun ilgi görüyor. Oyunla ilgili Merhaba Sanat Tiyatrosundan Ramazan Velieceoğlu ve Ali Sesal’la konuştuk.

“Seher” ve “Devran”daki öyküleri oynamaya nasıl karar verdiniz?

Ali Sesal: Bu kitapları okuduğumda o dönemlerde de Selahattin Demirtaş’ın içinde bulunduğu duruma dair kamuoyunda konuşulan şeyler vardı. Biz sanat cephesinden çok fazla katkı sunamadık. Aynı zamanda Merhaba Sanat Tiyatrosu kendisini mücadelenin ve sokağın bir parçası olarak görür. Bu nedenle de hayatın içerisinde, sokakta insanlarla birlikte tiyatro yapmayı hedefler. Fabrikadaysa fabrikadaki işçilerle, sokakta gezen öğrenciyle, yoldaki memurla. Bu anlayışla biz de Selahattin Demirtaş nezdinde siyasi tutsaklara merhaba demek, bu duruma itiraz ettiğimizi dile getirmek istedik. Cezaevlerindeki politik tutsakların sesi, gözü, kulağı olmaya çalıştık. Bu öyküleri dillendirerek bir mesaj vermeye çalıştık. Siz gözaltına alıp tutuklayabilirsiniz ama biz de buna itiraz edebiliriz demek istedik. Bu bizim için bir sorumluluktu.

Ramazan Velieceoğlu: Ülkemiz bir kaos içerisinde. Yönetenler de bunu habire körüklüyorlar. Düşünen, sorgulayan insanları, gazetecileri, bilim adamlarını cezaevlerine atıyorlar. Böylece ülkede düşünce anlamında kısırlaşıyor. Cezaevlerinde yatan bazı insanlara dönüp baktığımızda onların cezaevlerinde yatmalarını gerektiren bir durum yok. Seher’in Yazarı Selahattin Demirtaş’ı bu kategoride görüyoruz. Yani onun, düşündüğünü ifade ettiği ve muhalif bir politikacı olduğu için cezaevinde bilerek yatırıldığını düşünüyoruz.  Seher’e bizim olur dememizin nedeni bu olumsuzluklara karşı bir tavırdı. Sanatçı olarak buna sanatımızla karşı koyabilmek, bir ses verebilmekti.

Oyuna nasıl hazırlandınız?

Ramazan Velieceoğlu: Biz bunu uzun uzun tartıştık, Ali Sesal’la, oyuncu arkadaşlarımızla, çevremizdeki ilgili arkadaşlarımızla… Nasıl bir oyun olacağını, kimlerle çıkarabileceğimizi konuştuk ve sonunda karar verdik. Eylül 2019’da da çalışmaya başladık. Oyunu çalışırken de birçok zorlukla karşılaştık. Çünkü çok köklü bir tiyatro olmamıza rağmen bir yerimiz yoktu. Aslında bu sorun, ülkenin ayıbıdır. Hem belediyelerin hem de devletin tiyatroculara çalışabilecekleri alanları yaratması gerekiyor. Bu yüzden biz de çalışmalarımızı küçük odalarda, evlerde yaptık. Sahne diyebileceğimiz küçücük mekanlarda arkadaşlarımızla en iyiyi çıkarmaya çalıştık. Sadece son 10 gün Yenişehir’de belediyenin bir sahnesini ayarladık, orada çalıştık. O sahnenin bize çok katkısı oldu.

Ali Sesal: Ayrıca Şili de yaşanan olayları hatırlarsanız, Daniela Carrara gözaltına alınıp öldürülen bir kadın oyuncuydu. Carrara’ya yapılan şey, aynı zamanda sanata ve sanatın gücüne karşı bir saldırıydı. Biz bunu düşünüp etkilendik. Aslında seçtiğimiz öyküler kadın temalı öyküler. Son dönemlerin en önemli sorunu haline gelen kadın sorununa yönelik seçkilerimizi oluşturduk. Emekçi, mülteci kadınların öykülerini anlatmaya çalıştık. Biz devrimci bir sanat topluluğuyuz. Dolayısıyla yaşam biçimimiz neyse sanat anlayışımız da odur.

Selahattin Demirtaş bu projeye nasıl yaklaştı?

Ramazan Velieceoğlu: Normalde oynadığımız oyunların yazarlarıyla düşüncelerimizi paylaşıyoruz, değiştirmek istediğimiz yerler konusunda fikir alışverişi yapıyoruz. Bu oyun için de Selahattin Demirtaş’la fikirlerimizi paylaştık. O da bize başarılar diledi. Özgür bir ortamda birlikte izlemek, bulunmak dileğinde bulundu.

Tepkiler nasıldı oyuna?

Ramazan Velieceoğlu: Seher’i oynadığımız gün, yani 24 Aralık 2019 günü, inanılmaz bir yağmur vardı. 800 koltuklu bir salonda 1000 kişilik bir seyirciye oynadık. Merdivenlerde oturdu insanlar. Çok yoğun bir ilgiyle karşılaştık. Aslında bu kadar kalabalık bir seyirciye oynamayı istemezdim. İlk oyunumuzu izleyen seyircimizin koltuklarına rahat oturmalarını, seyretmelerini, oyun sonunda her zamanki gibi bizimle rahat rahat söyleşmelerini isterdim. Çünkü biz normalde oyunlarımızın sonunda seyircilerimizle sohbet eder, konuşuruz, bilgi alışverişi yapar, onlardan öğrenir, öğretiriz. Bu bizim için geleneksel bir hal aldı. Bunu yapamadığımız zaman rahatsızlık duyarız. Bu kadar kalabalık bir seyirciyle bunu yapamadık.

Seher’in seyri nasıl olacak? Yeni gösterimler nerede olacak?

Ali Sesal: Seher’e Mersin’de yoğun bir ilgi olduğu için yine gösterimler olacak. Sonra Türkiye turnemiz başlayacak. Ankara’da, Tarsus, Adana, Hatay’da olacak. Nisan ayına kadar batı bölgelerinde, nisandan sonra doğu bölgelerinde gösterimler yapmak istiyoruz. 100 oyun hedefimiz var. Bu arada yurt dışı görüşmelerimiz sürüyor.

Devamı için tıklayınız.

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla