Sanatta Hak İhlalleri / Eylül 2021

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Mimesis Haber / Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Eylül 2021 Sanatta Hak İhlalleri Raporu’nu okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Yeni sanat sezonu başladı. Yazı salgın hastalık günlerinin yaralarını sarmakla geçiren sanat alanı, yeni sezona dağınık girdi. Sanata yapılan baskı ve saldırılar da perde açmakta gecikmedi. İşte Eylül 2021’de sanat alanının başına gelenler:

· Kemal Sunal’ın ailesi, ‘Propaganda’ filminden telif hakkı alamadıkları iddiasıyla Sinan Çetin’e ait Plato Film’e açtığı davayı kazandı.   21 yıl önce hayatını kaybeden Kemal Sunal, 1999 yapımı ‘Propaganda’ adlı filmde başrol oyuncusuydu. Kemal Sunal, filmdeki oyunculuğu ve film üzerindeki haklarının düzenlenmesi için davalı Plato Film şirketiyle oyuncu sözleşmesi imzaladı. İddiaya göre, Kemal Sunal, filmin hâsılat geliri üzerinden 500 bin kişiye kadar yüzde 10, filmin diğer gelirlerinden de yüzde 10’unu alacaktı. Davaya konu film, televizyon kanallarında defalarca gösterildi, DVD ve CD satışları yapıldı. Ancak sözleşmeden doğan haklarına dair Kemal Sunal’a ve mirasçılarına herhangi bir ödeme yapılmadı. Davanın karar duruşmasına, kararını açıklayan mahkeme, Kemal Sunal’ın ailesinin açtığı davayı kabul ederken, toplam 307 bin 502 lira alacaklı olduğuna karar verdi ve davalı Plato Film’in bu parayı Sunal ailesine ödemesine hükmetti.

· Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) 12 Eylül 2021 günü gerçekleştirdiği miting sonrası, parti üyesi olan tiyatro sanatçısı Orhan Aydın saldırıya uğradı. TKP’nin resmi hesabından yapılan açıklamada konuyla ilgili şu ifadeler kullanıldı: “Miting günü Kartal’da üyemiz Orhan Aydın’a bir kafede yapılan kalleşçe saldırının hesabını soracağız. Yoldaşımızın sağlık durumu iyi ve konuyla ilgili hukuki süreç başlatıldı. Gericilere asla boyun eğmeyeceğiz!” Saldırıya Sanat Meclisi ile EMEP ve çeşitli demokratik kuruluşlar tepki gösterdi.  Orhan Aydın’a saldırıda bulunan şüpheli ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Türkiye Komünist Partisi (TKP) durumu protesto eden bir bildiri daha yayınladı. Bildiride şu görüşlere yer verildi: “Bu ülkede binlerce insan AKP Genel Başkanını eleştirdiği için yargılanıp, tutuklanırken halkın sanatçısına alçakça saldıran kişi hiçbir adli kontrol kararı alınmadan serbest bırakıldı. Daha önce çok sayıda başka suç da işlemiş olan failin hiçbir tedbir alınmadan serbest bırakılmasının ne anlama geldiğini biliyoruz. Bu ikiyüzlü karar açıkça suçluyu korumaktır. Bu faşist saldırının sorumluları bellidir. Bu kirli, karanlık tetikçi derhal tutuklanmalıdır.”

· Sinemasal Kültür Sanat Derneğinin Başkanı Enes Kaya, 30 Temmuz günü Recep Çetin adlı kişinin silahlı saldırısına uğradı. Saldırgan ateş açtıktan sonra olay yerinden kaçtı. Saldırının arkasındaki şebeke, derneğin kiraladığı yeri almak için tehdit, silahlı saldırı ve dükkân taşlama gibi yöntemlere başvurdu. Mesut Baraj adlı şahıs, kendilerini ispatlamak için ‘Vurmaya adam aradıklarını’ dile getirdi. Enes Kaya’dan haraç isteyen bir şebekeye üye oldukları aktarılan saldırganlar, daha sonra da Neslişah Kaya’nın seramik dükkânını taşlayıp heykelleri ve el yapımı seramik ürünleri parçaladılar. Silahlı saldırı ve iş yerinin önüne motosikletle gelen iki saldırganın camları taşlaması güvenlik kameralarına da yansıdı. Silahlı saldırgan Recep Çetin ve olayı azmettirdiği belirlenen Ararat Özer ile Mesut Baraj gözaltına alındı, Recep Çetin ‘kasten yaralama ve tehdit’ suçlarından tutuklandı, diğerleri serbest bırakıldı. Enes Kaya, kendisine ve eşi Neslişah Kaya’ya yaşatılanları şöyle anlattı: “Biz hem dernek tarafından o alanın geri alınması ve hayalimizdeki çalışmaları yapmak istiyoruz. Hem beni vuranların hem de azmettiricilerin tutuklanarak gerekli cezayı almalarını istiyoruz.”

· Müzisyen Ferhat Tunç hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla açılan davanın 10’uncu duruşmasında da karar çıkmadı. Davanın onuncu duruşması Büyükçekmece 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü ve 22 Şubat’a ertelendi.

· Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi Gökhan Yavuzel, Haziran 2020 tarihinde “Kurtjitem” adlı Twitter kullanıcı tarafından ölümle tehdit edildi. Söz konusu tehditlere 6 Haziran 2020 tarihinde sosyal medya hesabından “Gökhan Yavuzel – Ölüm tehditlerine karşı sözlü açıklaması” başlıklı bir video ile cevap veren Yavuzel, iktidar için “Düşeceksiniz” ifadesini kullandı ve bu “Cumhurbaşkanına hakaret” sayıldı. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25 Mayıs 2021 tarihinde hazırlanan iddianamede, Yavuzel’in TCK’nin 299/1, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması ve TCK’nin 53. Maddesi’nde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması talep edildi. 14 Eylül 2021 tarihinde Urfa 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşma görüldü. Kimsenin katılmadığı duruşmada, yakalama emrinin infazının beklenilmesine, 22 Şubat 2022 tarihinde davanın ikinci duruşmasının yapılmasına karar verildi. Barış İçin Edebiyatçılar İnisiyatifi’nin 2016 Ocak ayında yayınladığı “Amasız, fakatsız bu suça ortak olmayacağız” adlı barış bildirisini hazırlayan ve imzalayan Yavuzel hakkında “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla 12 Nisan 2019 tarihinde yakalama kararı çıkartılmıştı. Yavuzel, 2019 yılında Birleşik Krallık’a iltica talebinde bulunmuş ve bu talebi kabul edilmişti. Avrupa’da Kürt, muhalif siyasetçi, yazar ve gazetecilere yönelik 55 kişilik ‘İnfaz Listesi’nde adı olduğu için uyarılan Yavuzel, 26 Temmuz 2021 tarihinde evinin yakınlarında bir grubun fiziki saldırısına uğramıştı.

· İstanbul kara surlarının ortaçağdan kalma 4 köprüsü yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, bu konuda şunları söylüyor: “Fatih ilçesinde bulunun etrafı surlarla çevrili orta çağdan kalma 5 adet köprü bulunuyor. Bu köprülerin özellikleri ise kara surları önündeki hendeği aşarak şehre geçiş için inşa edilmiş olması. Ancak köprülerden bir tanesi günümüze ulaşmazken, diğer 4 köprü ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 5. yüzyılda inşa edilen toplam 22 kilometre uzunluğundaki İstanbul surları, 5.5 kilometrelik Haliç surları, 7.5 kilometrelik kara surları ve 9 kilometrelik Marmara surlarından oluşuyor. Kara surları boyunca ise dış bölüme kenti korumak için inşası sırasında hendekler yapıldı. Bugün tarım alanı olarak kullanılan hendeklerin genişliği 20, yüksekliği ise 10.5 metre. O dönemde bu hendekleri aşarak şehre girmek için ise 5 adet köprü inşa edildi. Edirnekapı, Silivrikapı, Belgradkapı, Yedikule Kapı ve Altınkapı önünde birer köprü inşa edildi. Bu köprülerden Altınkapı önünde bulunan köprü günümüzde yok olmuş durumda. Edirnekapı’daki köprü tahrip olmuş durumda. Silivrikapı’daki köprünün hemen bitişiği araç yolu olarak kullanılırken, köprü ise yaya yolu olmuş durumda. Hendeklerin tarım alanı olarak kullanıldığı bölümde hemen buradan başlıyor. Ardından Belgradkapı ve Yedikule Kapısı’nda da tarım alanları devam ediyor. Yedikule’deki köprünün hemen altı ise burada bulunan bir büfe tarafından kullanılıyor. Köprünün hemen altı ise bir bölüm beton duvar ve bir kapı ile kapatılmış. İçine de burada bulunan büfenin sattığı su, meşrubat şişeleri konulmuş durumda.”

Ülkede çocuklar ve kadınlar ne kadar şiddet görüyorsa sanat alanı da bir o kadar şiddet altında bulunuyor. Düşüncelerini ortaya koyarken de sanat üretirken de türlü çeşitli saldırılar gelip sanat insanını buluyor. Yalnız sanat insanları mı? Sanat ve tarihi eserler de şiddetin hedefleri arasında. Sanat örgütlenmeleri ise Bizans oyunlarıyla iktidar tarafından ele geçirilmeye çalışılıyor. Ancak, MESAM (Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği)’da olan bu kez MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) kongresinde olmadı, kurumun iktidara yedeklenmesine karşı olan müzisyenler yoğun bir çaba ile örgütlenmelerini korudular.

Paylaş.

Yanıtla