Sanatta Hak İhlalleri / Aralık 2022

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Aralık ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:

Yılın son ayında sanat alanına engellemeler, yasaklamalar bir çığ gibi yağdı. İşte Aralık 2022’de sanat alanının başına gelenler: 

  • Yevmiyeli sanatçılar en azından yıllık sözleşme yapılması için mücadele başlatıp Kültür ve Turizm Bakanına seslenen bir açık mektup yayınladılar:  “Bizler konservatuvar, sanat okulu ve eğitim fakültesi mezunu, günlük yevmiye sistemi ile çalıştırılan oyuncu, dansçı ve müzisyenleriz. Yıllardır aralıksız Devlet Tiyatroları’nda yevmiyeli olarak çalışıyoruz. Birçok projede önemli görevlendirmeler alıyoruz ancak değil 4A kadrosundan, 4B sözleşmesinden dahi faydalanamıyoruz. Çalıştığımız gün sayısı kadar ücretlendirme hakkına sahip olduğumuz için sahne dışında da birçok ek iş yapmak durumunda kalmaktayız. Siz de takdir edersiniz ki tiyatro dansla, müzikle bir bütündür. Ancak biz oyuncu, dansçı ve müzisyenler günlük sigorta ve yevmiye üzerinden değerlendirildiğimizden sezon içi aylık ortalama kazancımız 3000 TL altında olmaktadır. İsteğimiz eşit haklara sahip olmak, kolektif bir çalışma tarzında aidiyet duygusunu yaşamak ve barış içinde çalışmaktır. Emek, hak, kazanç adaletsizliği kabul edilemez bir biçimde büyük bir uçuruma dönüştü. Sizden isteğimiz bu sorunu bilmeniz ve günlük yevmiye sistemi ile çalıştırılan konservatuvar ve eğitim fakültesi mezunu oyuncu, dansçı ve müzisyen mezun sanatçılara en azından çalıştığı süreç boyunca sabit gelirli yıllık sözleşme uygulamanızdır. Sahnede olmayı seviyoruz.” CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, verdiği soru önergesiyle sanatçıların yaşadığı mağduriyetten ve kadroya alınma taleplerinden bahsetti, “AKP 20 yıldır birçok kadro icat etti ve çalışanları 4B’li taşeron, sözleşmeli diye bölüp parçalamaktan ve mağdur etmekten hiç vazgeçmedi. İktidar yine bekleneni veremedi, yine sözler tutulmadı. Sözleşmelilerin kadroya geçiş müjdesi, çalışanların mağduriyetini gidermeye yine yetmedi” dedi. Bunun üzerine yapılan toplantılar sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Uzun yılların sorunlarını çözüyor ve sözleşmeli çalışanları kadroya geçiriyoruz. Üstelik Sadece 4B’li çalışanlar değil; sözleşmeli öğretmenleri, uzun süredir güvence sorunu yaşayan 50D’li araştırma görevlilerini ve sözleşmeli Kültür Bakanlığı sanatçılarını da kapsama dahil ediyoruz” dedi. Ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da, “Hükümetimizin gerçekleştirdiği kamu personel reformu kapsamında kadroya geçme hakkı elde eden sözleşmeli personellere Bakanlığımız bünyesinde görev yapan sözleşmeli sanatçılar da dahil edildi” şeklinde açıklama yaptı.
  • İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’na (İZBBŞT) oyuncu alımı için geçen yıl yapılan sınavda usulsüzlük yapıldığı iddiaları gündeme gelmişti. Sınava giren adaylardan tiyatrocu Can Esendal, sınavın iptali için idare Mahkemesi’nde dava açmıştı. İzmir 2. İdare Mahkemesi, sınavın usulsüz yapıldığına hükmetti. Sınavın jürisinde, Yücel Erten, Hülya Nutku, Ufuk Acar, Altuğ Dilmaç ve Meltem Yorulmaz bulunuyordu. Karar sonrası Oyuncular Sendikası da bir açıklama yaparak İZBBŞT’ye çağrıda bulundu.
  • Sanatçı İlkay Akkaya’nın 31 Ekim’de yapılacak olan konserinin Ülkü Ocakları Nilüfer İlçe Başkanlığı’nın Nilüfer Kaymakamlığı’na yazdığı dilekçe üzerine iptal edildiğini duyurdu: “Bu dilekçeye istinaden konser yasaklamak nasıl da zavallı bir durum.”  Adı geçen dilekçede, “Adı anılan bu sanatçı terör örgütünün propagandasını yapmakta, terör örgütü liderinin fotoğrafının altında poz vermekte ve öldürülen terör örgütü mensuplarının resimlerini paylaşarak anmaktadır. Ülkü Ocakları Nilüfer İlçe Başkanlığı olarak Nilüfer ilçemizde 31.10.2022 tarihinde düzenlenecek sözde sanatçı İlkay Akkaya’nın konserinin iptalini talep ediyoruz” ifadeleri yer alıyordu. 
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı, Emin Alper’in “Kurak Günler” filmi için verilen destek fonunu faiziyle geri istedi. Emin Alper ve filmi, iktidar medyası tarafından hedef gösterilmişti. Konuyla ilgili açıklama yayımlayan Emin Alper, “Bu film sayesinde ilk kez uzun metraj bir film için ‘parayı geri isteme’ örtük tehdidi hayata geçirildi. Dolaylı bir sansür mekanizması işletilerek paramız geri isteniyor şu an. Bu çok tehlikeli. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamu fonları destek verdikleri filmlerin senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez. Sinema sektörünün işleyişine aşina olan herkes şunu çok iyi bilir: Senaryolar yazıldığı andan çekim gününe kadar, proje geliştirme sürecinde, çekim sırasında sette ve en nihayetinde kurguda değişir. Bunun aksi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Maalesef Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2019’da yapılan yönetmelik değişikliğiyle, senaryolar üzerindeki değişiklikleri takip etmek bahanesiyle eserlerimize yönelik açık bir sansür süreci işletmektedir. Nitekim Kurak Günlerin yapım desteğini geri isteme kararı, sektör temsilcilerinin de yer aldığı sinema destekleme kurulu devre dışı bırakılarak, Kültür ve Turizm Bakanı’nın onayıyla, keyfi şekilde alınmıştır ve sinemamızın geleceği için son derece tehlikeli bir örnek teşkil etmektedir. Bütün yönetmenleri şu an tedirgin eden bir sürece imza atmış oldu maalesef bakanlık. Bu karar kuşkusuz, filmimizle ilgili Cannes Film Festivali’nin hemen ertesinde başlayan, Antalya Film Festivali’nden sonra da devam eden yalan ve karalamaya dayalı medya kampanyalarının baskısıyla alınmıştır” dedi.
  • Belgesel yönetmeni Sibel Tekin, kalıcı kış saati uygulaması nedeniyle gün aydınlanmadan işe giden insanları konu alan “Karanlıkta başlayan hayat”  belgeseli için 15 Aralık’ta Tuzluçayır’daki çekimi tamamladıktan 19 saat sonra, gece saat 01.40’da evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Ev baskınında Tekin’e ait iki bilgisayar, belgesel arşivlerinin olduğu CD ve hard diskler ile kamerası ve bazı kitaplarına el konuldu. Emniyetin talebi üzerine, el konulan dijital materyallerin incelenmesi için gözaltı süresi 24 saat uzatıldı. Ertesi gün emniyet sorgusunun ardından adliyeye götürülen Tekin, savcılık ifadesi alınmadan tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi. Tekin, 8. Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunun ardından 17 Aralık 2022 akşamı saat 22.20’de “örgüt üyeliği” şüphesiyle tutuklandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı ve yakalama kararına, çekim sırasında infaz koruma memurlarının olduğu servis aracı ile yoldaki polis noktasının görüntülere girdiğini iddia eden ihbar gerekçe gösterildi.  İhbar konusu edilen videoyu neden çektiği ve çekim yapılan bölgeleri nasıl ve ne amaçla seçtiği sorulan Tekin, “Ben polis aracını ve infaz koruma memurlarını görüntüsünü çekmedim. Ben 2020 yılından bu yana kış saati uygulaması nedeniyle yaşanan zorluklar ile ilgili belgesel çekmekteyim, araya pandemi girmesinden dolayı ara vermiştim ve bu kış tekrar çekmeye başladım, işe giden insanları ve otobüse binen insanları çektim” cevabını verdi. Sabahın erken saatlerinde işe giden insanları ve açık olan okulları çektiğini söyleyen Tekin, “Muhtemelen açık olan okulları çekerken farkında olmadan diğer çekimler kadrajıma girmiştir. Devamında trafik ışığını, otobüsler ve servisler ile durakları çektim. Bu çekim esnasında insanların bulunduğu kalabalık grupları da çektim. Çekim yapacağım bölgeler için hayatın erken saatlerde başladığı semtleri tercih ediyorum. Tuzluçayır’ı bildiğim bir yer olması ve hayatın erken başlaması nedeniyle tercih ettim, özel bir sebebim yoktur. Daha sonra bu konu ile ilgili çekimlerim için fabrikaların olduğu OSTİM bölgesini tercih edecektim”  dedi. Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği, P24-Bağımsız Gazetecilik Platformu, Eğitim-Sen ve Uluslararası Basın Federasyonu (IFJ) üyesi olan, aynı zamanda 2007’den beri akademide belgesel sinema dersleri veren Tekin’e, “Belgeseli çekmek için kim ve kimlerden talimat aldınız” diye de soruldu. Ev aramasında polislerin telefonunun şifresini istediğini ancak kişisel verilerini gözettiği için şifreyi vermediğini de söyleyen Tekin’e, “Bu fotoğraf ya da videoyu herhangi biri veya birilerine gönderdiniz mi” diye de soruldu. Tekin ise, “Bu görüntüleri herhangi birine göndermedim. Bilgisayarıma aktarma fırsatım olmadı, bu görüntüler kameramın hafıza kartında mevcuttur. 10 Ekim 2015 tarihinden bu yana benim tek ilgi alanım katliamla ilgilidir. Bu etkinliğin terör örgütleri ile bir bağlantısı yoktur. 10 Ekim 2015 tarihinden sonraki her etkinliğini çekiyorum. Ayrıca 2013 yılındaki Gezi olayları sonrasında tüm toplumsal olayları, sokak eylemlerini çekiyorum. Bu eylemleri çekmemin bir diğer sebebi toplumsal hafızayı kaydetmek” cevabını verdi.
  • Oyuncular Sendikası, bir açıklama yaparak Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 14 Mart 2022 tarihinde açtığı oyuncu seçme sınavı sonuçlarının hala açıklamadığını, sendikanın konuyla ilgili verdiği  4 Kasım 2022 tarihli dilekçesinin de yanıtlanmadığını bildirdi.
  • Hatay’da Arapça tiyatro yapan Çağdaş Sanat Atölyesi’ne (ÇSA), bir süredir oyun oynamaları için yer verilmiyor. Ne zaman oyun oynamak isteseler ‘elektrikler kesik’ ‘tadilat var’ gibi gerekçelerle kendilerine salon verilmediğini belirten tiyatro sanatçısı Gülizar Işık Çay, Arapça tiyatro gibi az yapılan bir şeyi yaptıklarını, destek olmak yerine salon verilmeyerek, dolaylı olarak engellendiklerini söyledi. Tüm engellemelere rağmen çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Gülizar Işık Çay, Ray Cooney’in “Karmakarışık” adlı oyununu tercüme ettiklerini, çalışmalara başladıklarını söyledi.
  • Devlet Tiyatroları’nda sanatçı temsilcileri mevzuata aykırı şekilde seçimle değil atamayla gerçekleştirildi. Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS) ve Kültür Emekçileri Sendikası (KÜLTÜR EMEK-SEN) ortak bir bildiriyle konuyu kamuoyuna duyurdu: “Sanat ve Yönetim Kurulu sanatçı temsilci ve Edebi Kurul sanatçı temsilci için Genel Müdürlükçe eğilim yoklaması yapılmaksızın atama gerçekleştirilmiş, yasayla zorunlu kılındığı halde Disiplin Kurulu Sanatçı Temsilcisi seçimi yapılmamıştır. Sanat ve Yönetim Kurulu sanatçı temsilciliğine Alpay Ulusoy getirilmiş, hali hazırda Edebi Kurul Sanatçı Temsilcisi olan Berna Konur’un ise görev süresi uzatılmıştır. Yapılan bu uygulama antidemokratik, hukuksuz, usule ve Devlet Tiyatrolarının teamüllerine aykırıdır! Sanat ve Yönetim Kurulu, Devlet Tiyatrolarının Tüzel Kişiliğe Haiz yapısının tek ve en önemli hayati organıdır.”

  • Halk Ozanı Aşık Mahzuni’nin yaşamını konu alan Ankara Birlik Tiyatrosu’nun “Mahzuni Şerif” oyununa Konya Ereğli’de salon verilmedi. Tiyatronun salon başvurusuna günlerce yanıt vermeyen belediye yetkilileri en sonunda, “salonumuz kirleniyor, koltuklar kırılıyor bu nedenle tiyatro ve sirklere salon vermiyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı. 
  • Onur Şener’in katledilmesinin ardından müzisyen Özkan Süslüer şiddet uğramış ve failler serbest bırakılmıştı. Şimdi de Anadolu Rock Grubu Piiz’in davulcusu Mehmet Dudarık, sahne aldıkları mekanın çıkışında tanımadığı bir şahıs tarafından “ayağıma bastın” denerek darp edildi. Daha önce  Bursa’da bir gece kulübünde sahneye çıkan müzisyen Özkan Süslerer’i, ikinci kez ‘çiftetelli’ müziği çalmadığı için 9 kişi tarafından şiddete maruz bırakılmıştı. Gözaltına alınan 9 kişi adliyeye sevk edildikten sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
  • Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) tarafından “Em ê Bêjin” şiarıyla İstanbul Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde yapılması planlanan konser etkinliği, Küçükçekmece Kaymakamlığı’nın, “Kamu düzeni ve genel asayişin bozulmasına neden olacağı” gerekçesiyle yasaklandı. Kaymakamlığın yasak kararına tepki gösteren MKM sanatçılarının yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu ve birçok yurttaş Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi önünde açıklama yapmak istedi. Ancak açıklama yapmak isteyen kitleye polis saldırdı. Kitle direnirken, polis kitleyi ablukaya aldı. Ablukaya tepki gösteren kitle, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atarak engellemelere tepki gösterdi. Polis kitleden birçok kişiyi gözaltına aldı.
  • Şarkıcı Mabel Matiz, GQ Türkiye dergisinin “Men of the Year Ödül Töreni”nde sansüre uğradığını belirtti. Sosyal medya hesabından yazılı açıklama yapan Mabel Matiz, törene ödül takdim etmek için davet edildiğini fakat söz konusu ödül verilirken sahneye çağrılmadığını belirtti. Törenin ardından kararının nedenini sorduğunu aktaran Mabel Matiz, “Yazın ‘Karakol’ klibiyle ilgili sansür haberleri ve yoğun gündem sebebiyle GQ Türkiye ekibinin son gün benle ilgili takdimden vazgeçtiğini, gün boyu kendi içlerinde bunun görüşmelerinin/ tartışmalarının yapıldığını birinci ağızdan öğrendim” dedi. GQ Türkiye dergisi ise Mabel Matiz’in sahneye çağrılmamasını organizasyon hatası olarak açıklayarak özür diledi.
  • Çevrimiçi platform Nadir Kitap ve Kitantik’in web sitelerine 30 Kasım’da getirilen erişim engeli, mahkeme tarafından kaldırıldı. Gerekçesi açıklanmayan erişim engelinin kaldırıldığını sosyal medya hesabından duyuran Nadir Kitap ve Kitantik, mahkemenin kararı ‘sehven’ aldığını aktardı.

Sonuç olarak: 365 gün geçti, ay geçti, yıl geçti. Sanata baskı, zulüm bitmedi!

Paylaş.

Yanıtla