“Canlılık: Medyalaşmış Kültürde Performans” adlı kitabımın 2008’de çıkan ikinci baskısını hazırlarken (kitap ilk olarak 1999 yılında basılmıştı) vurgulamak istediğim şeylerden biri, kültürel anlamda neyin canlı deneyim olarak sayıldığı fikrinin, teknolojik değişimlerle ilişkili olarak zaman içerisinde nasıl dönüştüğünü gösteren canlılık konseptinin tarihselliğiydi.
Çeviri / Araştırma / Analiz
Thomas Ostermeier’in tam gaz, Almanca “Hamlet”i sonunda New York’a geldi. Bu on dört yıllık bir bekleyiş oldu: Schaubühne Berlin prodüksiyonu ilk kez 2008 yılında Atina’daki Helennic Festival’da gösterildi ve öyle görünüyor ki burası hariç dünyadaki her yeri dolaştı.
Yeni İngiliz müfredatı, tüm öğrencilerin 11 ile 14 yaşları arasında en az iki oyununu kapsayacak şekilde Shakespeare öğrenmeleri konusunda ısrarcı olmaya devam ediyor. Ancak ulusal eğitim sistemi başladığından beri, Shakespeare’in okullarda öğretilip öğretilmeyeceği ve nasıl öğretileceği konusunda tartışmalar süregeliyor.
En bilindik baleler bile yeni yeni seyirciler için kafa karıştırıcı olabilir. O halde koreograflar seyircinin kaybolup gitmemesi için ne yapabilir? Bu sorunun cevabını aramak için Matthew Bourne’un peri masallarından Margaret Atwood ve Peaky Blinders sahnelemelerine bir bakalım…
Mesut Dalkılıç ÖZET 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi Mezunları tarafından kurulan Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST), günümüzde hâlen gösteri sanatları alanında…
Söyleşiyi Yapan: Vedat Yıldırım Xwînerên hêja, belgedanka me ya li ser Koçek’an berdewam dike. Vê çare jî me li gel Halil…
“Dansın talep edilmediği, önemsenmediği veya sayılmadığı, ekonominin bir parçası olamadığı bir bağlamda herkesin kendini bu sanat formunu görünür kılmaya adadığı kolektif bir dinamik görüyorum. Dans yalnızca dansı var eden dansçılar olduğu için var. Dansın geleceği yalnızca kendi inisiyatifimizle var olabiliyor.”
Maral Çankaya Dijital tiyatro, dijital performans, siber tiyatro… Covid-19’un tek pozitif katkısı bu kavramlarla son iki yıldır içli dışlı olmamız.…
Ödüller nasıl bölüştürülür tahmin edemem ama ulusal yarışma filmlerinin büyük bir bölümünün Altın Koza gibi önemli bir festivalde yarışabilecek asgari…
20. yüzyılın en özgün ve etkileyici tiyatro yönetmenlerinden biri olan ve 97 yaşında hayata gözlerini yuman Peter Brook, hayatı boyunca soru soran biri oldu. Kendisinden guru olarak bahsedilmesinden hoşlanmazdı, çünkü bu ifade tembel öğrencileri ve sorgulanmadan kabul edilen çözümleri çağrıştırırdı. Kendini bir sanatçı ya da ideolog olarak da görmüyordu; ama kesinlikle bir öğretmen ve pek çok kişi için bir modeldi.