Sığınakta İnsan Sesleri

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Deprem, sarsıntı, kırılma, ölüm, çaresizlik, yalnızlık, yerin altında ya da yıkıntılar arasında yaşadığı ruhsal travma ile insanın yaşama tutunma çabası. Van ve Erciş depremi ile bu manzara, Türkiye insanının artık yabancısı olmadığı dramatik yaşantı parçaları bir kez daha belleğimize kazındı.

Türkiye’nin doğusunda bu trajik manzara herkesi etkisi altına almışken İzmir Devlet Tiyatrosu bu gündeme denk düşen bir oyunla seyircilerin karşısına çıkıyor.

İzmir Devlet Tiyatrosu yeni dönem oyun yazarlarımızdan Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Sema Göktaş’ın yazdığı ‘Yerin Altında’ adlı oyunu sahnelemeye devam ediyor. Küçük bir sığınakta yaşam savaşı veren, kuşatılmış ve çaresiz insanların anlatıldığı Yerin Altında’yı İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncularından Tayfun Erarslan yönetiyor. Dramaturjisini Füsun Ataman Berke’nin yaptığı oyunun dekor tasarımını Behlüldane Tor, giysi tasarımını ise Buket Başaran Akkaya gerçekleştiriyor. Oyunun ışık yorumu ise Osman Uzgören’e ait.

Yazar Sema Göktaş, tiyatroda alışılmışın dışında farklı bir kurgu denemesi ile yerin altındaki insanın kuşatılmışlığı ve kurtuluş arayışını insan, özgürlük, demokrasi kavramlarına sığınarak kadın-erkek ilişkisi, aile, şiddet, tecavüz olaylarını başka bir açıdan tartışmaya açıyor.

Sığınakta üç hafta birbirleri ile geçmiş ve bugünü tartışarak çaresizlik içinde yaşayan Ayşe (Canan Erener Şen) ile kocası Mehmet (Fatih Özyiğit), kızları Deniz’in ortadan kaybolması ve geri dönmemesi üzerine tartışmaya başlarlar. Bu tartışma birbirlerini hırpalamaya dönüşür ve sonra şarap içerler ve sevişirler… Bu sevişmenin üstüne çaycı kadın Teslime (Gerçek Özkök Yağcı) gelir. Teslime’nin gelişi ile olaylar farklı bir boyut kazanır. Teslime’nin öğretmen olan babası politik sebeplerden dolayı öğretmenlikten ayrılmış kızını ilkokuldan sonra okutamamış o da çaycılık yapmaya başlamıştır. 20 gündür o da yerin altındadır. Çaycı Teslime’nin birlikte kurtulma çabasına Mehmet ona tecavüz ederek karşılık verir. Bu üç kişinin yanlarına daha sonra sırt çantası ile Cenk Hoca (Zafer Öncül) gelir sığınağa ve yaşadığımız günlere doğa, felaket, kaos üçgeninde bilimsel bir retorikle açıklama getirmeye çalışır. Cenk Hoca oyunda pasif bir aydın tipidir ve harekete geçmez, sadece konuşur olarak eklemlenmiştir.

Kısaca özetini aktardığım Yerin Altında’nın sahne uygulamasını gerçekleştiren yönetmen Tayfun Erarslan yorumunda yerin altındaki insanın bireysel ve toplumsal ıstırabını dünyanın içinde bulunduğu kaos ile açıklayan bir anlayışla sahneye getiriyor. Erarslan, çaresizlik içinde sıkışmış ve kuşatılmış insanın harekete geçerek birlikte kurtuluşa yönelmesi yerine birbirleri ile çatışması ve hep birlikte onursuzlaşmasının özel olarak altını çiziyor. Anlatımında dekor ve müziği özel bir unsur olarak ustaca kullanan Yönetmen Erarslan aynı başarıyı oyuncu yönetiminde ne yazık ki gösteremiyor. Sığınakta geçmiş ile bugün arasında sıkışmış olan Ayşe’yi yorumlayan Canan Erener Şen’in oyunculuğu ile yönetmenin yönelimi tezatlık oluşturuyor. ‘Erkek’ ve maço tavırları ile öne çıkan Mehmet’te izlediğimiz Fatih Özyiğit kimi yerde kaba, kimi sahnede karikatür biçimine dönüştürdüğü, inandırıcılıktan ve samimiyetten uzak oyunculuğu ile rejisörün anlatım bütününü zedeliyor. Farklı bir dil arayışı ile Çaycı Teslime’de izlediğimiz Gerçek Özkük Yağcı aslında oyunun temel unsurlarından birini oluşturmasına karşılık sığ bir komedi ile rolünü aktarma arayışında yer yer başarılı olsa da zaman zaman yarattığı tipten uzaklaşıyor. Didaktik konuşmaları ile öne çıkan ve aslında izleyeni rahatsız eden oyun kişisi olarak Cenk Hoca’yı yorumlayan Zafer Öncül oyunculuğu ile yansıladığı kişiyi daha makul bir zemine çekiyor.

Yerin Altında, yazım üslubu ve oyun kişilerinin oluşturmasında kimi sorunlar içerse de içeriği ile güncel bir soruna da değinmesi anlamında ilginç bir oyun. Devlet Tiyatroları’nın bu sezon yeni yazarların oyunlarını sahnelemesi bağlamında bu tercihi ile yazarlara bir motivasyon getireceğini umarak, yerin altından yazan genç yazarların görülmesi dileği ile…

Evrensel

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

1 Yorum

  1. dr.tolga boz Tarih:

    merhaba ben uzun yillardır devlet tiyatroları ve özel tiyatroların sıkı takipcisim internetdede elimden geldiğince
    yorumları ve eleştirileri takip edmeye çalışıyorum normalde çok yorum yapmama ama bu eleştireye dayanamadım. oyunu bende izmirde izlemiştim fakat metin beyin yazdığına katılmıyorum çok zor bir metini oyuncular ellerinden geldiğince ii oynuyorlardı ve bu çaba açıkça görünüyor..ayrıca bu oyunu bir iş için gittiğim izmit dede öğrencilerden izlemiştim sonra dt görüncede nasıl bi fark olucak onu görmek istedim ordada metnin zorluğu söz konunusu idi….saygılar

Yanıtla