Lirik Bir Anlatımdan Tutkulu Bir Finale: Halk Dansı Vurgusu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Cenk Erdem’in Cumhuriyet’te yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

José Huertas flamenko Topluluğu, Cervantes’in zamansız eseri Don Kişot’tan sahneye uyarladıkları flamenko gösterileri ile Türkiye’de ilk kez Cemal Reşit Rey sahnesindeydi. Modern dans ve klasik baleyi buluşturan bir tonda başlayan uyarlama, gösteriyi hızla değil tüm duyulara yayılan bir hazla ve güçlü bir geleneksel flamenko tonunda bitirdi. Gösteri sonunda geleneksel, solo doğaçlama danslarıyla meydan okuyan dansçıları alkış yağmuruna tutan izleyici, salonu adeta yıktı.

Yıllarca flamenkonun dev isimleri Antonio Gades ve Aida Gómez ile çalışan, kendi dans topluluğuyla uluslararası arenada sahneye devam eden José Huertas’ın sahneye koyduğu Don Kişot yorumu, özellikle ilk bölümde, flamenkonun Endülüs topraklarından çıkan bir halk dansı olduğu vurgusunu dansçıların gösterişten uzak, geleneksel kostümleri ile gerçekleştirdikleri folk eğlenceleri yoluyla yapıyor. Gösterinin başından itibaren kimi yerde senfonik müziklerle klasik baleye, kimi yerde çağdaş klasik müzikle modern dansa yaklaşan koreografiler, flamenko köklerine geçmeden önce izleyiciyi lirik bir yolculuğa çıkarıyor. Ne var ki kadın dansçılar kastanyetleriyle ve fırfırlı kırmızı İspanyol etekleriyle çıktığında ateş ağırdan yanmaya başlıyor. İspanyol gitarın ve Roman vokallerin yakaran flamenko şarkılarıyla, erkek dansçılar çivili Flamenko ayakkabılarını sahneye güçlü bir tempoyla vurmaya başladığında ise sahne gerçek flamenkoyla tutuşuyor.

HAYAL GÜCÜNÜ DÜRTÜYOR
Don Kişot’un yeldeğirmenleriyle savaşını gölge oyunlarıyla sahneye aktaran Don Kişot yorumu, basit sahne aksesuarlarıyla, izleyicinin hayal gücünü de dürtüyor. Sahnede sandalye ve berber önlükleriyle yarattıkları berber mizanseninden ahşap aksesuarlarla yaratılan atlara kadar, yaratıcı ama bir o kadar da sade bir dil var. O sade dil yerini nihayetinde flamenkoya bıraktığında ise izleyiciye salondan ayrılırken yaşattıkları tutkulu hisler kalıyor. Elbette her toplulukta farkını hissettiren dansçılar var. Sonradan adını öğrendiğim Alejandro Fontelles özellikle geleneksel flamenkodaki performansıyla öne çıkıyor. Flamenkoda ayaklar yere sert bir şekilde vurularak ses çıkartılırken, bedenin ve duruşun ritimle beraber dansa ruh katması büyük önem taşır. Alejandro bunu eşsiz bir şekilde başarıyor.

Devamı için tıklayınız.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla