Öteki Venedik Taciri: Ezilenin Merhametsizliğiyle Ezeninki Bir Mi?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Ayşen Güven’in Gazete Duvar’da yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

William Shakespeare’in defalarca sahnelenmiş ‘Venedik Taciri’, bu defa ‘Öteki Venedik Taciri’ adıyla uyarlanıp yönetildi. Kumbaracı50’nin oyununda yönetmen koltuğunda İsmail Sağır oturuyor.

Kumbaracı50’de oyun izlemeye gitmek son on-on beş yılın yokuşunda inip çıkmak gibi. Pek çok güzelin ve kaybın hatırası arasında bir yokuşta yürümek… ‘Öteki Venedik Taciri’ için o yokuşu yeniden inerken bunları düşündüm, dönerken ise zamanın zihnimizde nasıl parçalandığını.

William Shakespeare’in defalarca sahnelenmiş, filmlere de konu olmuş metni ‘Venedik Taciri’, İsmail Sağır tarafından bu defa ‘Öteki Venedik Taciri’ adıyla uyarlanıp yönetildi. Kumbaracı50’nin 15. sezonunun ikinci prömiyeri olarak sahnelenmeye başlanan oyunun dramaturji çalışmasını Sinem Öztekin yapıyor. Sahne düzeni ve ışık tasarımına ise İsmail Sağır ve Yiğit Sertdemir’in beraber imza atması dikkat çekici. Kostüm tasarımında Efe Arslan’ın yer aldığı oyunun müzikleri ise Emrah Can Yaylı’ya ait ki her iki unsurun da işlenişi ince dokunuşlar taşıyor.

Kumbaracı50 ekibi, oyunculuk, yönetmenlik, bu oyunda olduğu gibi ışık tasarımı gibi deneyimleri kendi arasında geçirgen kıldığından beri topluluk hissini daha da büyütüyor. Kendi bünyelerinde tiyatro eğitimi vermeleri ve sürekli gençlerle çalışmaları da onları tazeliyor olabilir. Topluluk, takım ruhunun tadını bu oyunda da çıkarıyor. Mesela Yiğit Sertdemir’in olağanca akan oyunculuğunun sahnede bir “solo” şova dönüşme anına hiç rastlamamak… Ki oynadığı Shylock karakteri buna oldukça elverişli. Onun yerine ekibi bir enerji dinamosu gibi sahnede beslemesi bunun izlerinden. Yine İsmail Sağır ile Sertdemir’in oyunun gerilim dinamiğine hizmet eden ışıkları birlikte yapmaları da takım ruhuna dahil. Ki ışık kullanımıyla yer yer sinema gerçekliğine yaklaşan bir estetik yakalanmış. Deniz Danışoğlu ve İpek Türktan’ın çoğunlukla karşılıklı oynadıkları her yerde sıkı paslaşan performansları ve bununla sahneyi gerçekliğe yaklaştırmaları da öyle. Çağdaş Tekin, İbrahim Arıcı, Tuğra Can Bıçak da tempoyu kaçırmıyor. Performans açısından oyunda kimse arkada kalmıyor denebilir. Bir başka açından bakıldığında ise 100 dakikalık tek perde bu oyunda her bir sahne kendi içinde işlerken, sahneler arası geçişlerde bir kopukluk hissi yaşanabiliyor. Bir eşya ya da bir sesle sahneler arasında devamlılığı imleyen bir halat atılır belki de.

Devamı için tıklayınız.

Gazete Duvar

Paylaş.

Yanıtla