Behzat Ç. ‘Tiyatroda Arınıyorum’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Güneri Civaoğlu’nun Milliyet Gazetesi’nde 23.10.2011 tarihinde  yazdığı köşe yazısının ilgili bölümlerini okurlarımızla paylaşıyoruz.

BEHZAT Ç.‘deki rolüyle Erdal Beşikçioğlu’nun karakteri örtüşüyor. Nasıl mı? Kadife eldiven içinde “demir yumruk” diye bir söz vardır. O tam tersi “içi kadife demir yumruk.” Konuştukça özündeki sıcaklık hissediliyor dost bakışlarla eşleşiyor. İzleyici de bunu algılıyor. Buna tanık oldum.

48. Antalya Altın Portakal Film Festivali…

Ödüller açıklanıyor. Sıra En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne geliyor. Behzat Ç. deyince salonda büyük bir alkış dalgası… Erdal Beşikçioğlu ismi bile duyulmuyor… Ödülün sahibi Erdal Beşikçioğlu bugün ŞEFFAF ODA’nın konuğu… Erdal Beşikçioğlu sıradışı bir kişilik. Nasıl mı? İşte bir tercih… Çoğu devlet tiyatroları sanatçısı büyük şehirleri isterken bakın o ne yapmış? “Ben Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda görev yapmak istiyorum dedim ve Diyarbakır’a gittim” diyor.

Erdal Beşikçioğlu “Bir Delinin Hatıra Defteri”nde oynuyor. Tiyatro sanki doruktaki mabet söylemim üzerine tutkusunu anlatıyor:

“Eğer tiyatroda oynamasaydım, Bir Delinin Hatıra Defteri ve canlı performansta seyirci ile o soluğu alıp vermemiş olsaydım Behzat Ç. zor bir karakter, beni çok yorardı. Orası benim için tam bir terapi oldu. Bir tarafta kirleniyoruz, öteki tarafta kendimizi temizliyoruz.”

BEHZAT Ç.‘nin Savcı Esra’sı için erkekler “rakı içilecek kadın” diyor. ŞEFFAF ODA’nın diğer konuğu olan Canan Ergüder, savcı Esra’nın sıkıcı bir karakter olmasını istememiş. Yazarlar da ona savcı Esra karakterinin oluşturulması için katkıda bulunmasına izin vermişler. Sonuç olarak, saygın, ayakları üzerinde duran, omuzları dik, ideallerini savunan, erkeğine sadık, erkeğinin arkasında duran ama kendinden de vazgeçmeyen bir kişilik çıkmış ortaya…

Canan Ergüder’e “en çok hangi karakteri canlandırmak istersin” diye soruyorum. “Ölmeden bir Juliet olmak istiyorum. 35 yaşına geldim ama ben hâlâ oynayabilirim diyorum. Romeo önemli değil. Ben Juliet olayım yeter” diye yanıtlıyor.

Canan, 4 yaşında baleye başlamış. 14 yaşında prima balerin olamayacağına karar vermiş ve bırakmış. İzleyen yıllarda ciddi bir sahne eğitimi almış. Kariyer yolculuğunda New York’un ünlü Actor Studio Vakfı da var. Babası Prof. Üstün Ergüder’den hangi özellikleri almış tam bilemem ama “çalışma disiplininin bunlardan biri olduğunu” söyleyebilirim. Canan ani ve kesin kararlar vererek hayatının yönünü değiştirebiliyor. Amerika’da eğitim aldığı dönemde bir yandan da garsonluk yapıyormuş. Bu da yaşam çizgisini kararlılıkla sürdürdüğünün bir göstergesi. Ve ödünsüz ilkeli.

Canan anlatıyor: “Bir barda uzunca süredir çalışıyordum. Bir müşteri münasebetsiz bir harekette bulundu. Ben de gereken cevabı -net ve anlayacağı dilde- verdim. İşi o gün bıraktım.” 

Milliyet

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.