Nefesimizi Derinleştirecek, Zihnimizi Açacak Bir Festival

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bahar Çuhadar

Tiyatro takipçileri için şehrin en güzel vakti kapıda: 22 Ekim-20 Kasım arasında 25’inci kez şehrin farklı köşelerini yerli-yabancı, klasik-çağdaş oyunlarla saracak İstanbul Tiyatro Festivali. ‘Bu zamanda tiyatro nefes aldırır’ mottosuyla hazırlanan, fiziki ve çevrimiçi olmak üzere toplam 25 oyunun sahneleneceği festivalden 6 önerimi paylaşıyorum… Oyunlarda buluşmak üzere!

TOZ/ID İLETİŞİM PRODÜKSİYONU

Zerrin Tekindor’un kaleminden çok etkilendiği, çağdaş tiyatro gündemimizin gerçekten de etkili, naif ama bir o kadar da çarpıcı kalemlerinden Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı oyunu, yine son yılların üretken genç yönetmenlerinden Hira Tekindor sahnede ayağa kaldırıyor. Bu tek kişilik kadın anlatısında Tekindor, can vereceği Handan aracılığıyla 60’lardan bugüne uzanan, İstanbullu bir kadının öyküsünü anlatacak. Hem şehrin hem de bir kadının değişimine, hem şehrin hem de kadının içinden geçen sesler eşliğinde tanık olacağız. Mahmutyazıcıoğlu’ndan yeni bir metinle karşılaşacak olmak yeterince heyecan verici, bunu bir de Zerrin Tekindor gibi kalbimiz ağzımızda izlediğimiz bir oyuncunun sırtlanması merakı ikiye katlıyor. Festivalde kaçırsanız bile, sezonda muhakkak peşine düşün!

22 Ekim Cuma, 20.00 ve 23 Ekim Cumartesi, 15.00’te Alan Kadıköy’de.

MEMLEKET GİBİDİR APARTMAN!
ISTIRAP KOROSU/BAM İSTANBUL

Oyunculuk kabiliyetlerine ve sahne üstü çalışkanlıklarına farklı yapımlardan kefil olduğumuz iki kuşaktaş oyuncu Seda Türkmen ile Deniz Karaoğlu, bir süredir beklediğimiz yeni BAM İstanbul işinde -okuma şansı bulduğum metinden anladığım kadarıyla- soluk soluğa bir performans sunacak. Hemen hemen her işinde seyircisini, bu şehrin ve insanlarının kalbine giden yollara çıkaran Murat Mahmutyazıcıoğlu -bu kez yönetmenliğini de üstlendiği- programdaki bu ikinci oyununda, İstanbul’da bir apartmanın ‘sakinleriyle’ buluşturacak bizi. Oyunu ilk okuduğumda aklımdan geçen “Memleket gibidir apartman!” cümlemi buraya not edeyim, ne tür bir oyun izleyeceğinizi tahmin edin…

2 Kasım Salı ve 3 Kasım Çarşamba, 20.00’de Alan Kadıköy’de.

Nefesimizi derinleştirecek, zihnimizi açacak bir festival

GÖÇMENLİĞİN ÜÇ FARKLI HALİ…
GABRIEL’İN DÜŞÜ/TİYATRODEA

Gezegenin en utanç verici, çözülemedikçe dağ gibi büyüyen ve türlü ayrımcılıklara sahne olan ‘göçmen’ meselesine birbiriyle kesişen hikâyelerle bakan, dramatik öyküsüyle seyircinin yüreğini sızlatması muhtemel bir oyun. Sema Elcim’in metni; Türkiye’den Midilli’ye göç etmek zorunda kalmış olan yaşlı Rum çift Angeliki ile Angelos, Suriye’deki savaştan kaçarak batıya yol alan Mirvan ile Yana ve ilişkilerinde yeni bir yön arayışında olan İstanbullu çift Berna ile Berke’yi kesiştiriyor. Ahmet Sami Özbudak’ın yaratıcı yönetmen gözüyle sahnede olacak.

9 Kasım Salı ve 10 Kasım Çarşamba, 20.00’de Alan Kadıköy’de.

‘MEDEA’NIN İSYAN ATEŞİ
MEDEA/INTERNATIONAAL THEATER AMSTERDAM

Festivalde kişisel merakımı en çok gıdıklayan oyun. Antik Yunan’ın tartışmasız en ‘kötü şöhretli’ kadını… Genç bir kadını kendisine tercih eden kocasına olan başkaldırısını, kendi çocuklarını öldürerek gösteren kadın… Euripides’in ‘Medea’sı Avustralyalı dikkat çekici yönetmen Simon Stone’un çağdaş yorumuyla festivalde. Dünyadan eleştirmenlerin hem rejisini hem de başroldeki Marieke Heebink’i övgüye boğduğu oyunda Stone, ‘Medea’nın klasik öyküsünü 1995’te sorunlu bir şekilde eşinden boşanan ve iki çocuğunun da içinde olduğu evini ateşe veren Amerikalı bir doktorun gerçek öyküsüyle buluşturuyor.

‘ÖZGÜRLÜK’ ALGIMIZIN AYARLARIYLA OYNAYACAK
BENİ SAKIN YUMRUKLARDAN
İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ

Çağdaş ve özgün politik tiyatro diliyle, incelikle ördüğü ama sözünü de zerre sakınmayan metinlerle bizi içinden geçtiğimiz zamanlara başka türlü bakmaya çağıran Ceren Ercan’ın kaleminden… Sosyal medyayla hayatımıza yerleşen ‘iptal kültürüne’ mizahçı olmaya çalışan bir kadın ve erkeğin bir gece başından geçenler üzerinden bakacağız. ‘Özgürlük’ algımızın ayarlarıyla oynamaya aday bu oyun, Yiğit Sertdemir gibi çok iyi bir oyuncu ve kuşağının dikkat çekici ismi Ecem Uzun’u buluşturuyor. Her yeni Ceren Ercan işi öncesinde bünyeyi saran heyecan yine işbaşında.

Nefesimizi derinleştirecek, zihnimizi açacak bir festival

DANS NASIL HAYATTA KALIR?
PARİS OPERASI’NDAN: BUGÜN YARATMAK
LES PREMIERS DANSEURS ET LE CORPS DE BALLET DE L’OPÉRA NATIONAL DE PARIS

Çağdaş dans arenasından, küresel pandemiye yaratıcı ve kayıt niteliğinde bir yanıt. Paris Opera ve Balesi’nin dans direktörü Aurélie Dupont’un dört önemli koreografa yaptığı çağrı üzerine şekillenmiş bu işi festival sürecince çevrimiçi olarak izleyebilirsiniz. Çağrı şu soruyu içermiş: “Bugün, bu koşullarda, küresel salgının yeniden şekillendirdiği ve kısıtladığı dans alanında yaratma fikri sizin için ne ifade ediyor?” Koreograflar Sidi Larbi Cherkaoui, Damien Jalet, Tess Voelker, Mehdi Kerkouche; Opera Garnier’nin koridorlarından prova odalarına, mahzene kadar farklı mekânlarında ve sahnesinde “Bugün yaratmak ne ifade ediyor?” sorusunun yanıtını aramış. Paris Operası’nın ‘Başdansçıları’ (Les Premiers Danseurs) ve Corps de Ballet’sinin dansçılarını izleyeceğimiz dört ayrı çalışma boyunca Wookid’in S16 imzalı müzikler ve Chanel kostümleri de çıkacak karşınıza, hip-hop tınıları da…

Nefesimizi derinleştirecek, zihnimizi açacak bir festival

Hürriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Bahar Çuhadar

Yanıtla