Sanat Gerçeğe Ayna Tutar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Birgün Gazetesi’nden Aycan Karadağ’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) Sanat Yönetmeni Yücel Erten ile yaptıkları söyleşiyi okucularımızla paylaşıyoruz.]İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT), yeni sezonun ilk oyunu olan ‘Benim Naçiz Vücudum’u 10 Kasım’da seyirciyle buluşturacak. Yeni oyun öncesi İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten ile konuştuk. Erten, “Sanat doğası gereği, eleştirir, sorgular, gerçeğe ayna tutar. Shakespeare’in dediği gibi, ‘İyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini gösterir” dedi.

70 yıl aranın ardından geçen yıl tekrar perdelerini açan İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları(İzBBŞT), ekim ayında sezona “merhaba” dedi. Sezonun ilk yeni oyunu ise “Benim Naçiz Vücudum” olacak. İzBBŞT Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten’in yazıp yönettiği, Atatürk’e karşı yapılmaya çalışılan İzmir suikastını konu alan “Benim Naçiz Vücudum”, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü 10 Kasım’da seyirciyle buluşacak. Biz de yeni oyun öncesi Yücel Erten ile bir araya gelerek sohbet gerçekleştirdik.

İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yılına özel bir oyunla sahnede olacaksınız… Bu oyun aynı zamanda sezonun da ilk oyunu. ‘Benim Naçiz Vücudum’ ile sezona ‘Merhaba’ diyecek olmanızın önemi nedir?

‘Benim Naçiz Vücudum’, Gazi Mustafa Kemal’e İzmir’de yapılması planlanan suikast girişimini anlatan belgesel bir oyun. Özellikle İzmir’in, İzmirlilerin, Atatürk’e, onun devrimlerine, ilkelerine sahip çıkmaktaki kararlılığı ülkenin genel durumu içinde bir moral, motivasyon kaynağı. Biz de İzBBŞT olarak, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılında, geçmişi belleğinde taze tutan İzmirlilere bu müzikli oyunumuzu armağan etmek istedik.

-Bu oyun tercihi, aynı zamanda İzmir Şehir Tiyatroları’nın dünyaya bakışını da ortaya koyuyor diyebilir miyiz?

Sanat doğası gereği, eleştirir, sorgular, gerçeğe ayna tutar. Shakespeare’in dediği gibi, ‘İyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini gösterir.’ Ne yazık ki, bir süredir ülkemizde, tıpkı bir zamanlar olduğu gibi, karşı devrimci hareketlerin, yuvalandığı kuytulardan çıkıp palazlanmaya başladığını görebiliyoruz. Biz de, doğal olarak hem sanatçılar hem kurum olarak bu çağ dışılık karşısında bir tavır alıp, bir tutum belirliyoruz. Repertuvarımızı oluştururken, oyunlarımızı yorumlarken, temel insan haklarının, özgürlüklerin, sosyal adaletin, laikliğin, aydınlanmanın izini takip ediyoruz. Burada, demokratik ve uygar bir cumhuriyetin ışığı bize yol gösteriyor.

-‘Benim Naçiz Vücudum’, Mustafa Kemal Atatürk’e İzmir’de yapılmaya çalışılan suikast sürecini konu alıyor. Bu konuyu sahneye taşırken hassasiyetleriniz nelerdi?

Benim, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Tarihine ilgim, 18 yaşımda Atatürk’ün ‘Söylev’ini okumamla başlar. Büyük ve derin bir hayranlık duymuştum. Giderek o alandaki okumalarımı genişlettim. Bu tarihin sonraki kuşaklara aktarılmasını önemsediğim için, kaleme sarıldığım da oldu. Örneğin Samsun’dan İzmir’e o büyük mücadeleyi sahnenin diliyle yansıtmaya çalıştığım bir başka belgesel oyun yazdım: ‘Cumhuriyet Yolu’. İşte ‘Benim Naçiz Vücudum’ da bu gayretin bir ürünüdür. Meraklısı için belirtmiş olayım: Bu iki oyun, kısa süre önce tek kitap halinde Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlandı.Benim bu yöndeki hassasiyetim, tiyatromuzun İzmir’in yeni yüzyılına bir armağan fikri ile birleşince, ‘Benim Naçiz Vücudum’ dünya prömiyerine doğru yol almaya başladı.

Ayrıca bir belgesel oyun yazmaya yeltenmenin hassas noktaları da vardır tabii. Doğal ki öncelikle belgelere yaslanacaksınız. Ancak kâğıt üzerindeki iki boyutlu belgeleri, kuru kuruya arka arkaya sıralamak yeterli olmaz. Olayların ve kişilerin, sahnenin dilinde boyut kazanması da gerekir. Dolayısıyla izlenebilir bir kurgu oluşması için, biraz da düş gücünü katacaksınız araya. İşte burası en kritik ve gri alandır. Çünkü satır aralarını yorumlamak, kanıtlanmamış rivayetlere kulak kabartmak ve bazen da niyet okumaktan geçer bunun yolu. Hatta önemli bir saptırmaya yol açmıyorsa, tarihle ve takvimle oynamak bile düşünülebilir. Dramaturgi ya da kurgu, varsayımlarla beslenir. Hem zaten yaptığınız iş, oyun yazma çabasıdır. Tarih yazmaya kalkışmak değil. Çünkü tiyatro bir varsaymaca – varsaydırmaca sanatıdır.(Haberin devamı için tıklayınız…)

Paylaş.

Yanıtla