Müzik, Ses, Tiyatro ve Dansı Bir Sahnede Buluşturan Çağdaş Sanat Sergisi Kethüda Hamamı’nda

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Serfinaz Ergun’un Cumhuriyet’te yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Horoz Lojistik bu yıl 80. yılını kutluyor. Yönetim Kurulu Başkanı Taner Horoz, firmasının yeni yaşını bir güncel sanat sergisiyle 16.yüzyıl Mimar Sinan yapısı Hüsrev Kethüda Hamamı’nda kutlamak istiyor.

Arkadaşı, Sanatatak kurucusu, sanat eleştirmeni, gazeteci, yazar Ayşegül Sönmez ile oturup önce lojistik sektörünün en çok kullanılan kavramları miktar, mesafe ve zaman üzerinde düşünüyorlar ve serginin kurgusunu “Time is LOVE; Bir Dünya Gezisi Sahnesi” üzerine kurmaya karar veriyorlar. Devamını serginin küratörü Ayşegül Sönmez’den dinliyoruz. “Horoz Lojistik’in depolarını gezdim, çalışanlarla konuştum. Sevk edilecek malların hepsinin paletler üzerinde biriktirildiğini gördüm. Çağrışımlarla bir sergi yapmak istedim…“ Böylece serginin başlığını seçiyor ve zamanın sevgi olduğunu düşünüyor. Hayata karşı sevgi, yaptığı işe karşı sevgi, geçmişin ve geleceğin birleştiği nokta olan bugünkü zamana karşı sevgi… Hamam kamusal bir alan ve burada zamanın ruhu değil ruhun bir zamanı var. Zihin açmak için Jules Verne’in 80 Günde Devriâlem isimli kitabını, Ahmet Haşim’in Göl Saatleri şiirlerini, Edgar Allan Poe’nun “Three Sundays in a Week” isimli kitabını baştan okuyor ve sergi başlığının ve kavramsal çerçevesinin ne olacağına karar veriyor: ‘Time is LOVE; bir Dünya Gezisi Sahnesi’.

Böylece aralarında Ömer Uluç, Murat Tosyalı, Cihat Burak, Seçkin Pirim, Erdağ Aksel, Esra Gülmen, Charles Fréger, :mentalKLINIK, Mahmut Celayir, Cengiz Tekin’in de bulunduğu 34 sanatçı ve oluşumun zaman ve yolculukla ilgili işlerinden bir seçki yapıyor. Ortaköy Kethüda Hamamı’nın kapısından girip basamakları iniyorsunuz gerçekten de eserlerin paletten ayakları üzerinde durduğu, panoların paletten, oturma köşelerinin paletten yapıldığını görüyorsunuz. Hani şu bizim bildiğimiz üzerinde eşyaların taşındığı paletler. Ayşegül Sönmez’in ilginç bir benzetmesi var, sergiyi yönlendiren bir başka bileşken de bu, şöyle diyor: “Ben bizi, hepimizi birer kasetçalara benzetiyorum. Bu kasetçaları geri sarıyoruz, ileri alıyoruz, bazen kayıtları siliyoruz ya da yeni kayıtlar yapıyoruz. Aslında biz zamanı geri ileri sayıp durduruyoruz. Mesela serginin girişinde Erdağ Aksel’in metrelerden yaptığı Suzan Avcı heykeli var. Suzan Avcı’yı çok severmiş ve sevgisini ölçmeye çalışmış. Ben lojistik sektörünün bileşkenleri olan mesafe ve zamana kültürü de eklemek istedim.

Devamı için tıklayınız.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla