´Boys & Girls / Kızlar ve Oğlanlar´

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Erdoğan Mitrani

“Ve o an, tam o an her şeyi yanlış anladığımı fark ettim. Tamamen, tek kelimeyle yanlış anladığımı.”

1970’te Londra’da doğan Dennis Kelly, Türk tiyatro seyircisinin tanıdığı, sevdiği bir oyun yazarı. ‘After the End’, Duru Tiyatro’da ‘Sondan Sonra’ adıyla birkaç sezon oynanmış, ‘Orphans / Öksüzler’ 2011’de başarıyla DOT’ta sahnelenmiş. Dünya prömiyeri Şubat 2018’de Royal Court Theater’da yapılan ‘Boys & Girls’ü aynı yıl Craft Tiyatro ‘Kızlar ve Oğlanlar’ adıyla repertuarına almış. İbrahim Çiçek’in yönettiği, film endüstrisinde kendine yer edinmeyi başaran, evli, iki çocuklu kadını Bergüzar Korel’in canlandırdığı, büyük beğeni kazanan oyuna Korel’in hamileliği sebebiyle ara verilmiş, pandemi arayı uzatmış, tekrar başlandığında Craft’ın mekân değişikliği de işin içine girmiş, sonuçta hak ettiğinden daha kısa süre sahnelenerek repertuardan çıkmış.

Oyun Atölyesi ‘Kızlar ve Oğlanlar’ı, bu sezon Muharrem Özcan’ın yönettiği, Özlem Zeynep Dinsel’in oynadığı farklı bir yorumla ele alıyor.

Kelly’nin oyunlarında hiçbir şey ilk anda görüldüğü gibi değildir, çoğunlukla bir karanlık taraf vardır. Kelly izleyicisini insan ruhunun derinlerindeki karanlığa götürerek bu karanlığın nedenlerini sorgular, kimi zaman cevaplar, kimi zaman da cevapsız bırakır. Salona girilirken sahnede gezinerek onlarla interaktif iletişim kuran oyuncu, durmaksızın bir şeyler anlatmaya, erkekler dünyasında, çoğunlukla erkeklerin egemenliğindeki iş kolunda nasıl başarılı olduğunu aktarmaya başladığında, Kelly’yi tanıyan izleyici için, anlatının giderek tekinsiz bir yolculuğa dönüşme olasılığı vardır. Beklenmedik bir karşılaşmanın büyük aşka, tutkulu ilişkiye, birlikte kurulmuş çok başarılı evliliğe ve ebeveynliğe evrildiği çiftin ilişkisinin, güç dengelerinin değişmesiyle giderek un ufak olup vahşice yıkıldığını izleyen seyirci kendini, beklemediği anda, güvendiğiniz, tanıdığınızı sandığınız birinin tanımadığınız birine dönüştüğü, sevmekte olduğunuz, ya da bir zamanlar sevdiğiniz insanları yok etmenin mümkün olduğu düşünülemez ve anlaşılamaz bir vahşetin içinde bulur.

Kelly’nin, geçmişte korkunç bir trajedi yaşamış, müthiş yıkım geçirmiş kadının, bunu nasıl aştığını, acısını içinde yaşatarak ayakta kalmayı nasıl başardığın aktaran metnine Muharrem Özcan’la Özlem Zeynep Dinsel, İbrahim Çiçek’le Bergüzar Korel’in duygu sömürüsüne taviz vermeyen başarılı ‘cool –soğukkanlı’ yorumundan farklı bir açıdan bakmayı yeğlemişler.

Karşımızdaki durmaksızın konuşan, bir şeyler anlatan kadın, rahat ve doğalmış gibi davransa da, bir şeyleri bastırdığı, asıl söylemek istediklerini bir türlü söyleyemediğini hissettirirken beklenmedik anda, sesini yükseltmeden, hava durumu anlatan bir spikerin duygusuzluğuyla yaşamış olduğu trajediyi açığa çıkarır. Dinsel, en ufak duygusal aşırılığa kaçmayan olağanüstü yorumuyla tokat yemiş gibi etkilenen seyircinin belleğine ve gönlüne kadının acısını ustalıkla akıtır. Geriye dönüşlerin, oyunun tamamında olduğu gibi, hiçbir aksesuar kullanmadan, sadece aydınlatmadaki değişikliklerle duyumsatılması da müthiş başarılı.

Dokunaklı bir öykü anlatırken aile içindeki anlamsız şiddete karşı bir manifesto oluşturan sağlam ve etkileyici bir metnin, çok iyi yönetilmiş, benzersiz ustalıkla yorumlanmış sahnelenmesi. Kaçırmayın. 22, 29 Mart, 5 Nisan ve sezon boyunca Oyun Atölyesinde.

 Klasik Rus romanının güncel tiyatro uyarlaması

  ‘Babalar ve Oğullar’

İvan Sergeyeviç Turgenyev’in aynı adlı ünlü romanından Nesrin Kazankaya’nın çevirdiği, uyarladığı, yönettiği ‘Babalar ve Oğullar’ Tiyatro Pera’nın bu sezondaki yeni oyunlarından.

‘Babalar ve Oğullar’ Rusya’da büyük toplumsal değişimlerin yaşandığı, karmaşık, çelişkili dönemde yazılmış. 1812’de, Napolyon’un Rus kışının desteğiyle, Çarlık ordusu tarafından bozguna uğratılmasıyla Rusya, Avrupa’nın önde gelen devletleri arasına girer.

Çar I. Aleksandr döneminde ve ölümünden sonra tahta geçen kardeşi I. Nikolay’ın otuz yıllık iktidarında ülke Avrupa’ya açılsa da, muhafazakâr bir iç politika benimsenir, otokrasiyi ayakta tutmak amacıyla, sosyalist akımlar Avrupa’da yayılmaya başladığında yönetim daha sertleşir, siyasal baskılar doruğa ulaşır.

Toprak köleliğinin sürdüğü Rusya’da, köylü ayaklanmaları başlar; tahta geçen II. Aleksandr, 1861’de köylülerin serflikten (toprak köleliğinden) çıkarıldıklarına, 22 milyona yakın köylünün çalıştıkları özgürlüğe kavuştuğuna dair bir ferman çıkarır.

1862’de, Çar II. Aleksandr’ın reform yasalarını onayladığı yıl yayınlanan ‘Babalar ve Oğullar’ siyasal alanda yumuşamanın başladığı, baskılarla kısıtlamaların hafiflediği, ancak otokratik düzenin titizlikle korunduğu dönemde, düzenin temsilcisi babalar kuşağı ile Rusya’nın genç dinamiği oğullar arasındaki çatışma üzerinden, klasik liberal düşünceyle yeni nihilist akım arasındaki ikileme odaklanır.

Serflerin yaşamlarını yakından gözlemleyerek büyüyen Turgenyev’in döneminin toplumsal çatışmalarını irdeleyen romanında anlattıkları, günümüz Türkiye’sinde, çağ dışı düzen peşinde koşanlarla, çağdaş toplumu yeniden, Cumhuriyet ilkelerine dayanarak yaratmak isteyenler arasındaki çatışmayı anımsatmasıyla güncel, bize uygun yansıma bulur. Gençlerimizin inanç ve umut kaybı, düzene uyum sağlayarak yaşamakla radikal bir direnişe girişmek ikilemi, romanın kahramanı Bazarov’un arayışlarında karşılığını bulur.

Nesrin Kazankaya ile dramaturg Şafak Eruyar, romanı dört dörtlük bir tiyatro oyununa dönüştürürler. Kazankaya, özgün metne sadık kalır; ancak parlak sahnelemesinde oyunun çağcıl açısını, zamansız, ama çağdaş kostümler, Nikolay ile Bazarov’un motosikletle gelişi gibi küçük ama etkileyici ayrıntılarla var eder.

Konuyu kısaca özetleyelim:

Üniversiteyi bitirip kırsaldaki evine dönen Arkady (Mustafa Sevim), beraberinde tıp öğrencisi arkadaşı Bazarov’u (Barış Yalçınsoy) getirir. Kendini nihilist olarak tanımlayan, toprak beyliğini ve Rus toplumunun tüm geleneksel değerlerini söküp atmak isteyen, fikirlerini Arkady’ye de aşılamış öfkeli genç adam, arkadaşının Batı yanlısı burjuva babası Nikolay’ı (Murat Göksu) müthiş şaşırtır. Genç ve sevecen hizmetçi Feniçka (Burçin Özkaya) ile ilişkisi olan Nikolay’ın ondan doğan bir çocuğu vardır. Arkady sevdiği ve değer verdiği babasının ilişkisini ve beklenmedik bir kardeşin varlığını anlayışla karşılar. Nikolay’ın ağabeyi gibi reform yanlısı kardeşi Pavel (Barış Çakmak), nihilist fikirlere kerhen tolerans gösterse de, tartıştığı andan itibaren Bazarov’dan nefret eder.

Varlıklı komşuları, güzel, özgür genç dul Anna (Bahar Karaoğlu) ve kız kardeşi Katya (Beyza Baş) ile tanıştıklarında ailede dengeler alt üst olur. Arkady Katya ile samimi olur, arkadaşlıkları giderek aşka dönüşürken, ilk kez insani duygularla yüzleşerek Anna’ya aşık olan Bazarov’un nihilizmi paramparça olur…

Nesrin Kazankaya, metinde toplumsal boyut kadar önemli olan aşkı da öne çıkaran parlak bir uyarlama yapmış. ‘Babalar ve Oğullar’ sadece Arkady ve Katya’nın, Bazarov’la Anna’nın değil, Nikolay ile Feniçka’nın ve Pavel’in Feniçka’ya karşılıksız aşkının da öyküsüdür.

Sahnelemede, görsel olarak müthiş etkileyici bir oyun alanı yaratılmış; sahne, enine, boyuna, derinlemesine genişleyerek devasa bir mekâna dönüştürülmüş (dekor-kostüm Cemre Bulak). Bununla da yetinilmemiş, dış mekânlarla, oralarda yaşananlar, video görüntüleri olarak sağ ve soldaki iki büyük ekrana yansıtılarak dış dünyaya da açılmış. (video tasarım İlkim Üskent) Ekip çalışması olağanüstü. Metin Bazarov’u öne çıkarsa da, tüm grubun birbirini tamamlayan, izlenenlere müthiş inandırıcı bir boyut kazandıran doğal oyunculukları çok etkileyici.

Sonuç olarak, klasik bir romandan uyarlanmasına karşın, tamamen tiyatroya evrilmiş, üstelik küçük mekânda büyük prodüksiyon olarak başarıyla sahnelenmiş, çok iyi yorumlanmış bir oyun.

Asal görevi bu tür klasikleri kapsamlı yapımlarla geniş kitlelere ulaştırmak olan Devlet Tiyatroları on yıllar süren kış uykusuna yatmışken, küçük bütçeli bir özel kuruluşun buna yeltenmesi ve yüzünün akıyla çıkması, ödenekli tiyatrolar için utanç verici, Tiyatro Pera adınaysa büyük bir başarı. Teşekkürler Nesrin Kazankaya. Sezon boyunca Tiyatro Pera’da. Kaçırmayın.

Şalom

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Erdoğan Mitrani

Yanıtla