Afganistanlı Yönetmen Sahraa Karimi’nin Sinema Dünyasını Dayanışmaya Davet Eden Mektubu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

ABD ordusunun 2001 yılından bu yana süren işgalinin ardından ülkeden çekilmesiyle yeniden güç kazanmaya başlayan Taliban’ın Afganistan’da yarattığı baskı ve korku iklimi ülkeyi yeniden dünya gündemine taşıdı. Ülkedeki ilerleyişi giderek hız kazanan Taliban’ın ele geçirdiği bölgelerden bilhassa kadınlara, sanatçılara ve merkezî rejimle bağlantıları olan kişilere yönelik şiddet haberleri gelirken Afganistan’da ciddi bir göç dalgası da başlamış durumda.

Taliban korkusunu ciddi şekilde hisseden önemli topluluklardan birisi ise elbette sanatçılar. Ele geçirdiği bölgelerde bir komedyeni işkenceyle öldüren, her türlü sanat üretimini yasaklayan Taliban, Afganistan’ın kısa sürede önemli gelişme kaydeden sanatsal üretim kanallarını tamamen yok etmekle tehdit ediyor. Ülkenin tanınan sinemacılarından ve merkezî yönetime bağlı tek film kurumu olan Afghan Film’in direktörü Sahraa Karimi, uluslararası sinema dünyasını ve tüm sinemaseverleri Afganistan’daki durumla ilgilenmeye çağıran bir mektup yayınladı. Tüm dünyaya Taliban’ı Kabil’e ulaşmadan durdurma yönünde talepte bulunan Karimi’nin çağrısından kısa bir süre sonra, Taliban birlikleri başkenti ele geçirdi. Halk ülkeden kaçmak için havaalanına akın ederken Karimi de Taliban’ın şehre girmesi sonrası Kabil’de yaşanan paniği gösteren ve kendisinin de kaçtığını anlattığı bir video paylaştı.

Sahraa Karimi’nin mektubunun tam metnini Türkçe olarak sunuyoruz:

Dünyadaki Tüm Film Topluluklarına ve Filmleri, Sinemayı Seven Herkese!

Benim adım Sahraa Karimi. Film yönetmeni ve ülkenin 1968 yılında kurulan devlet destekli tek film şirketi Afghan Film’in genel direktörüyüm.

Size kırık bir kalp ve benim güzel insanlarımı, özellikle sinemacıları Taliban’dan korumak için bana katılmanız yönünde taşıdığım derin umutla yazıyorum. Son birkaç haftada Taliban pek çok bölgeyi ele geçirdi. İnsanlarımızı katlettiler, birçok çocuğu kaçırdılar, kız çocuklarını kendi adamlarına çocuk gelin olarak sattılar, kıyafetleri yüzünden bir kadını öldürdüler, bir kadının gözlerini oydular, çok sevdiğimiz komedyenlerimizden birini işkenceyle öldürdüler, bir tarihçi şairimizi öldürdüler, merkezî yönetimin kültür ve basın bakanını öldürdüler, hükümetle ilişkileri bulunan herkesi katletmeye devam ediyorlar, insanları halka açık alanlarda astılar, yüz binlerce aileyi yerlerinden ettiler. Bu bölgelerden kaçan insanlar Kabil’deki kamplarda kalıyorlar ve kampların şartları oldukça sağlıksız. Kamplarda yağmalar yaşanıyor ve bebekler sütleri olmadığı için ölüyor. Bu bir insanlık krizi, ancak dünya tamamen sessiz.

Biz bu sessizliğe alışmış durumdayız fakat bunun adil olmadığını biliyoruz. Biz halkımızı terk eden bu kararın yanlış olduğunu biliyoruz, bu aceleyle verilmiş birliklerin geri çekilmesi kararının halkımıza ve Afganlar Batı için Soğuk Savaş’ı kazandığında yapılan her şeye bir ihanet olduğunu biliyoruz. O dönem insanlarımız unutulmuş, Taliban’ın karanlık hükmünün ortaya çıkmasına neden olunmuştu. Şimdi de ülkemiz, bilhassa genç kuşaklarımız için elde ettiğimiz yirmi yıllık büyük kazanımlar, hepsi bu terk edişin ardından yeniden kaybedilebilir.

Sizin sesinize ihtiyacımız var. Medya, hükümetler ve tüm dünyanın insani yardım kuruluşları sanki Taliban’la yapılan bu “barış antlaşması” meşruymuşçasına sessizliklerini koruyor. Bu antlaşma hiçbir zaman meşru değildi. Aksine, onları tanımak tekrar güç kazanmaları için gerekli güveni sağladı. Görüşme sürecinin tamamında Taliban insanlarımıza saldırmaya devam ediyordu. Ülkemde bir sinemacı olarak canla başla çalışarak inşa ettiğim her şey tamamen yıkılma tehdidi altında. Taliban yönetimi ele geçirirse sanatı tamamen yasaklayacak. Ben ve diğer sinemacılar bir sonraki kara listelerinde yer alabiliriz. Kadın haklarını ortadan kaldıracaklar, evlerimizin ve kendi seslerimizin gölgelerine itileceğiz, ifade alanlarımız sessizliğe gömülecek. Taliban’ın yönetimde olduğu dönemde okullarda hiç kız çocuğu yoktu. O dönemden bu yana okullarda 9 milyondan fazla Afgan kız çocuğu eğitim görüyor. İnanılmaz bir şey, Taliban’ın yakın zamanda ele geçirdiği ülkenin en büyük üçüncü şehri Herat’taki üniversitede neredeyse yüzde 50 oranında kadın öğrenim görüyordu. Bunlar dünyanın neredeyse hiç bilmediği inanılmaz büyük kazanımlar. Yalnızca son birkaç hafta içerisinde bile Taliban bir sürü okulu yok etti ve 2 milyon kız çocuğu okullardan uzaklaştırılmış durumda.

Ben bu dünyayı anlamıyorum. Bu sessizliği anlamıyorum. Ben burada kalıp ülkem için mücadele edeceğim ancak bunu tek başıma yapamam. Sizin gibi müttefiklere ihtiyacım var. Lütfen dünyanın olanlarla ilgilenmesi için bize yardımcı olun. Lütfen ülkenizin en önemli medya kuruluşlarını burada, Afganistan’da olanlar hakkında bilgilendirerek bize yardım edin. Bizim Afganistan dışındaki sesimiz olun. Eğer Taliban Kabil’i ele geçirirse internete ya da başka herhangi bir iletişim aracına ulaşımımız olmayabilir. Lütfen bize destek verip bizim sesimiz olmaları için sinemacılarınıza, sanatçılarınıza ulaşın.

Bu bir iç savaş değil, bu bir vekâlet savaşı, dışarıdan dayatılan bir savaş ve tamamen ABD’nin Taliban’la yaptığı anlaşmanın bir sonucu. Lütfen bu gerçeği elinizden geldiği kadar basınla paylaşın ve sosyal medyada bizim hakkımızda yazın.

Dünya bize sırtını dönmemeli. Afgan kadınlarının, çocuklarının, sanatçılarının ve sinemacılarının sesi olmanıza, yardımınıza ihtiyacımız var. Bu destek şu an ihtiyacımız olan yardımı bize fazlasıyla verecek.

Lütfen dünyanın Afganistan’ı terk etmemesi için bize yardım edin. Lütfen Taliban Kabil’i ele geçirmeden önce bize yardım edin. Çok az vaktimiz var, belki günler… Çok sağ olun. Saf kalbinize tüm samimiyetimle minnettarım.

İyi dileklerimle,

Sahraa Karimi

Paylaş.

Yanıtla